7 Haziran 2020 Pazar

Şafii Mezhebine Göre Namaz Sonrası Tesbihat

            Şâfiilerde genel uygulamada tesbihat, hemen farzın peşinedir. (Hanefilerde ise sünnetlerin kılınmasından sonradır.)

            Namazın sonunda, malum olan zikir ve duaları yapmak sünnettir.

            Kılınan namaz sabah, ikindi ve akşam namazları ise selam verdikten sonra on defa,

لَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ رَبِّى وَحْدَهُ لٰا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

            “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” denir. Ardından eller ters çevrilerek kaldırılır ve yedi defa “Allâmmü ecirnî mine’n-nâr” (Allahım, beni Cehennem ateşinden koru) (Müsned, IV/234) denir. Sonra da “âmin ve’l-hamdi lillâhi rabbi’l-âlemin” denir ve eller yüze sürülür.

            Daha sonra şu dua ile bütün farz namazlardan sonra tesbihata geçilir: “Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah el-azîm. Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm, tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.” (Müslim, Mesâcid: 135-136; Ebû Dâvûd, Vitr: 25; Tirmizî, Salât: 108; İbn Mâce, İkame: 32;) (Meali: Allahım! Benim günahlarımı bağışla. Allahım! Benim günahlarımı bağışla. Yüce olan Allahım günahlarımı bağışla. Allahım! Sen selamet ve emniyet verensin. Dünya ve ahiret selameti senin yardımınla olur. Bizleri rahmetinle ihya et. Sen mukaddessin, yücesin. Ey ululuk ve ikram sahibi yüce Rabbim!)

            Sonra: “Alâ Resûlinâ Muhammedin salavât” denir ve Resûlullah’a salâtü selâm getirilir: “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed”

            Meali: “Allahım, Seyyidimiz (Efendimiz) Muhammed’e ve Onun ailesine salat (rahmet ve bereket) eyle.”

            Sonra: “Sübhânellahi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-Aliyyü’l-azîym.” denir.

            Meali: “Allah (c.c) bütün noksan sıfatlardan uzak ve yücedir. Hamd O’na mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur. O en büyüktür. Yüce ve azamet sahibi Allah’tan başka hiçbir güç, kuvvet ve kudret sahibi yoktur”

            Sonra: Fatiha, Âyetü’l-Kürsî, İhlas, Felak ve Nas Sureleri okunur.

            Sevban'dan rivayet edilmiştir ki: "Her vakit namazın akabinde Âyet-el-Kürsi okuyan kimsenin, Cennet'e girmesi için hiçbir engel yoktur. Ancak ölüm vardır."

            Bu arada besmele çekerek şu ayet de okunabilir: “Şehidallahü ennehu la ilahe illa hüve vel melaiketü ve ülül ilmi kaimen bil kıst, la ilahe illa hüvel azizül hakim. İnne’d-dîne indallâhi’l-islâm.” (Allah adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) Mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Allah nezdinde hak din İslâm’dır.) (Âl-i İmrân 3/18)

            Akabinde sırayla otuz üçer defa:

سُبْحَانَ اللّٰهِ  “Sübhanellah”,

اَلْحَمْدُ لِلّٰ “Elhamdülillah” ve

اَللّٰهُ اَكْبَرُ “Allah-u Ekber”  şeklinde tesbihat çekilir.

Bunlardan sonra:

لَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ رَبِّى وَحْدَهُ لٰا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

            “Lâ ilâhe illallah-u rabbi vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhhiy ve yumiyt ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” denir.

            Meali: Allah’tan başka ilah yoktur. Rabbim birdir ve  O’nun ortağı da yoktur. Bütün mülk O’na aittir. Bütün hamdü senalar O’nadır. O diriltir ve öldürür ve O her şeye kadirdir.

            Sonra da; سبحان رَبِّـيَ العليِّ الأعلى الوهَّابِ”

            "Subhane Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhab" (Ey yüce ve ulu olan, karşılıksız ihsanda bulunan Allahım! Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.) denir ve akabinde eller kaldırılarak dua edilir.

            Dua tamamlandıktan sonra “lâ ilâhe ilallâh” diyerek on defa tevhid zikri çekilir. Onuncu da “Muhammedü’r-Resûlullah” diyerek tamamlanır.

            Bundan sonra da üç defa şu salavat okunur:

اللَّهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ كُلِّ دَاءٍ وَ دَوَاءٍ وَبَارِكْ وَ سَلِّمْ عَلَيْهِ عَلَيْهِمْ كَثِيرًا كَثِيرًا وَ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى جَمِيعِ اْلأنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ وَ عَلٰى كُلٍّ اَجْمَعِينَ وَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْـعَـالَمـِيـنَ

            “Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala âli seyyidine Muhammed. Biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîra.” (Allahım! Muhammed’e ve onun ailesine, varlık alemindeki bütün dert çekenlerin (devâ dileyenlerin) ve devâlarının adedince rahmet eyle, bereket ver, selâm et.) ve üçüncüsünde “kesîra” kelimesi “kesîran kesîra” şeklinde söylenir.

       Bundan sonra şöyle devam edilebilir: “İlâhi salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedini’l- Mustafa, ve ala cemîa’l-enbiyâi ve’l-mürselîyn ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn.” (Ey Allahım! Efendimiz Muhammed Mustafa’ya salât, selâm (rahmet) ve bereket ihsan eyle. Aynı şekilde, bütün Peygamberlere ve Resullere rahmet et ve selâm eyle. Ey Rabbim, duamı kabul buyur. Hamdolsun âlemlerin Rabbi Allah’a.)

          Hz. Muhammed (a.s.v.) şöyle buyuruyor: "Her namazın akabinde otuz üç sefer “Sübhanellah”, otuz üç sefer “Elhamdülillah” ve otuz üç sefer “Allah-u Ekber” sonra da “Lâ ilâhe illallâhu rabbi vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhhiy ve yumiyt ve hüve alâ külli şey’in kadîr.”  demek suretiyle yüzü tamamlayan kimsenin günahları deniz köpüğü kadar olsa da af olunacaktır."

             Parmaklarla Tesbih ve Zikir Yapmak

            Parmak mafsalları ile Allah'ı zikr edip miktarını tespit etmek sünnettir. İbni Ömer (R.A.)'den rivayet edilmiş, demiş ki: Peygamberin (S.A.V.) parmak mafsallarıyla tesbih yaptığını gördüm. Bazı Sahabelerin çakıl taşları, hurma çekirdekleri ve düğümlü ipliklerle zikir yaptıkları sabit olmuştur. Deylemi de şu hadisi rivayet etmiştir: "Tesbih en iyi bir hatırlatıcıdır."

            Zikir ve duaları gizli olarak yapmak sünnettir. Ancak yüksek sesle okumakta fayda mulahaza edilirse aksini yapmak daha iyidir. Mesela namaz akabinde yapılan zikir ve duaları cemaatin bir kısmı bilmezse, öğreninceye kadar mübelliğ (tebliğ eden) yüksek sesle okur. Herkes öğrendikten sonra tekrar sesi yükseltmeden kendi kendine yapar.