Şâfiilerde genel uygulamada tesbihat, hemen farzın peşinedir. (Hanefilerde ise sünnetlerin kılınmasından sonradır.)
Namazın sonunda, malum
olan zikir ve duaları yapmak sünnettir.
Kılınan namaz sabah,
ikindi ve akşam namazları ise selam verdikten sonra on defa,
لَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
رَبِّى وَحْدَهُ لٰا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى
وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
“Lâ ilâhe illallâhü
vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” denir. Ardından eller ters çevrilerek kaldırılır ve yedi
defa “Allâmmü ecirnî mine’n-nâr” (Allahım, beni Cehennem ateşinden
koru) (Müsned, IV/234) denir. Sonra
da “âmin ve’l-hamdi lillâhi rabbi’l-âlemin” denir ve eller yüze
sürülür.
Daha sonra şu dua ile
bütün farz namazlardan sonra tesbihata geçilir: “Estağfirullah,
Estağfirullah, Estağfirullah el-azîm. Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm,
tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.” (Müslim,
Mesâcid: 135-136; Ebû Dâvûd, Vitr: 25; Tirmizî, Salât: 108; İbn Mâce, İkame:
32;) (Meali: Allahım! Benim günahlarımı bağışla. Allahım! Benim
günahlarımı bağışla. Yüce olan Allahım günahlarımı bağışla. Allahım! Sen
selamet ve emniyet verensin. Dünya ve ahiret selameti senin yardımınla olur. Bizleri
rahmetinle ihya et. Sen mukaddessin, yücesin. Ey ululuk ve ikram sahibi yüce
Rabbim!)
Sonra: “Alâ Resûlinâ Muhammedin salavât”
denir ve Resûlullah’a salâtü selâm getirilir: “Allahümme salli alâ
seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed”
Meali: “Allahım, Seyyidimiz
(Efendimiz) Muhammed’e ve Onun ailesine salat (rahmet ve bereket) eyle.”
Sonra: “Sübhânellahi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü
vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-Aliyyü’l-azîym.” denir.
Meali:
“Allah (c.c) bütün noksan sıfatlardan uzak ve yücedir. Hamd O’na mahsustur.
Allah’tan başka ilâh yoktur. O en büyüktür. Yüce ve azamet sahibi Allah’tan
başka hiçbir güç, kuvvet ve kudret sahibi yoktur”
Sonra: Fatiha, Âyetü’l-Kürsî,
İhlas, Felak ve Nas Sureleri okunur.
Sevban'dan rivayet
edilmiştir ki: "Her vakit namazın akabinde Âyet-el-Kürsi okuyan
kimsenin, Cennet'e girmesi için hiçbir engel yoktur. Ancak ölüm vardır."
Bu arada
besmele çekerek şu ayet de okunabilir: “Şehidallahü ennehu la ilahe illa hüve vel melaiketü ve ülül
ilmi kaimen bil kıst, la ilahe illa hüvel azizül hakim. İnne’d-dîne
indallâhi’l-islâm.” (Allah adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu
açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de
(bunu ikrar etmişlerdir. Evet) Mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah
yoktur. Allah nezdinde hak din İslâm’dır.)
(Âl-i İmrân 3/18)
Akabinde sırayla otuz üçer
defa:
سُبْحَانَ اللّٰهِ “Sübhanellah”,
اَلْحَمْدُ لِلّٰ “Elhamdülillah” ve
اَللّٰهُ اَكْبَرُ “Allah-u Ekber” şeklinde tesbihat çekilir.
Bunlardan sonra:
لَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
رَبِّى وَحْدَهُ لٰا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى
وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
“Lâ ilâhe illallah-u
rabbi vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhhiy ve yumiyt ve
hüve alâ külli şey’in kadîr.” denir.
Meali: Allah’tan başka ilah yoktur. Rabbim birdir ve O’nun ortağı da yoktur. Bütün mülk O’na
aittir. Bütün hamdü senalar O’nadır. O diriltir ve öldürür ve O her şeye
kadirdir.
Sonra da; “سبحان
رَبِّـيَ العليِّ الأعلى الوهَّابِ”
"Subhane
Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhab" (Ey yüce ve ulu
olan, karşılıksız ihsanda bulunan Allahım! Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.)
denir ve akabinde eller kaldırılarak dua edilir.
Dua tamamlandıktan sonra “lâ
ilâhe ilallâh” diyerek on defa tevhid zikri çekilir. Onuncu da
“Muhammedü’r-Resûlullah” diyerek tamamlanır.
Bundan sonra da üç defa şu
salavat okunur:
اللَّهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِ سَيِّدِنَا
مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ كُلِّ دَاءٍ وَ دَوَاءٍ وَبَارِكْ وَ سَلِّمْ عَلَيْهِ عَلَيْهِمْ
كَثِيرًا كَثِيرًا وَ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى جَمِيعِ اْلأنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ
وَ عَلٰى كُلٍّ اَجْمَعِينَ وَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْـعَـالَمـِيـنَ
“Allahumme salli ala
seyyidina Muhammedin ve ala âli seyyidine Muhammed. Biadedi külli dâin ve
devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîra.” (Allahım! Muhammed’e ve onun ailesine, varlık
alemindeki bütün dert çekenlerin (devâ dileyenlerin) ve devâlarının adedince rahmet
eyle, bereket ver, selâm et.) ve üçüncüsünde “kesîra” kelimesi “kesîran kesîra”
şeklinde söylenir.
Bundan sonra şöyle devam
edilebilir: “İlâhi salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedini’l-
Mustafa, ve ala cemîa’l-enbiyâi ve’l-mürselîyn ve’l-hamdü lillâhi
rabbi’l-âlemîn.” (Ey Allahım!
Efendimiz Muhammed Mustafa’ya salât, selâm (rahmet) ve bereket ihsan eyle. Aynı
şekilde, bütün Peygamberlere ve Resullere rahmet et ve selâm eyle. Ey Rabbim,
duamı kabul buyur. Hamdolsun âlemlerin Rabbi Allah’a.)
Hz. Muhammed (a.s.v.)
şöyle buyuruyor: "Her namazın akabinde otuz üç sefer “Sübhanellah”,
otuz üç sefer “Elhamdülillah” ve otuz üç sefer “Allah-u Ekber” sonra da “Lâ
ilâhe illallâhu rabbi vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhhiy
ve yumiyt ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” demek suretiyle yüzü tamamlayan kimsenin günahları deniz köpüğü kadar olsa
da af olunacaktır."
Parmak mafsalları ile
Allah'ı zikr edip miktarını tespit etmek sünnettir. İbni Ömer (R.A.)'den
rivayet edilmiş, demiş ki: Peygamberin (S.A.V.) parmak mafsallarıyla
tesbih yaptığını gördüm. Bazı Sahabelerin çakıl taşları, hurma
çekirdekleri ve düğümlü ipliklerle zikir yaptıkları sabit olmuştur. Deylemi de
şu hadisi rivayet etmiştir: "Tesbih en iyi bir hatırlatıcıdır."
Zikir ve duaları gizli olarak yapmak sünnettir. Ancak yüksek sesle okumakta fayda mulahaza edilirse aksini yapmak daha iyidir. Mesela namaz akabinde yapılan zikir ve duaları cemaatin bir kısmı bilmezse, öğreninceye kadar mübelliğ (tebliğ eden) yüksek sesle okur. Herkes öğrendikten sonra tekrar sesi yükseltmeden kendi kendine yapar.