ŞAFİİLERE GÖRE NAFİLE (SÜNNET) NAMAZLAR
Nefl lugatta
fazlalık demektir. Istılahı anlamı ise 'vacip olmayan, fazladan ibadet’
demektir. Farz olmayan namazlara fazlalık mânâsını ifade eden nafile
denilmiştir. Çünkü onlar, Allah'ın farz kıldığı ibadetlerden başka fazla olarak
yapılan ibadetlerdir. Nafile, sünnet, mendub ve müstehab kelimeleri, eşanlamlı
kelimelerdir.
Nafile namazlar
iki kısımdır. Bir kısmının cemaatle kılınması sünnettir. Bir kısmını ise
cemaatle kılmak sünnet değildir.
Cemaatle
kılınması sünnet olmayan kısım da ikiye ayrılır:
1.
Farz namazlara tâbi olan
nafileler
2.
Farz namazlara tâbi olmayan
nafileler
1.Farz Namazlara Tâbi Olan Nafileler
Bu nafileler
müekkede ve gayr-ı müekkede olarak ikiye ayrılır. Müekkede olanlar şunlardır:
Sabah namazından önce iki rekât, öğleden önce ve sonra ikişer rekât, akşam ve
yatsıdan sonra ikişer rekât.
İbn Ömer şöyle
demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.)'den on rekât namaz öğrendim: Kendileri
öğleden önce ve sonra ikişer rekât, akşam namazından sonra iki rekât, yatsı
namazından sonra iki rekât, sabah namazından önce de iki rekât kılarlardı. Bu
saatte Hz. Muhammed (a.s.v.)'in yanına kimse giremezdi'. (Buhari/1126;
Müslim/729)
Hz. Aişe şöyle
demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), sabah namazından önce kılınan iki rekâta
gösterdiği ihtimamı, başka hiçbir nafile namaza göstermezdi'.
(Buhari/1116; Müslim/724)
Hz. Aişe şöyle
rivayet ediyor: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), öğleden önce dört rekât, sabahtan
önce de iki rekât kılardı ve bunları terk etmezdi'. (Buhari/1127)
Yine Hz. Aişe
şöyle demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), benim odamda öğleden önce dört
rekât kılar, ondan sonra çıkıp halka farzı kıldırır, sonra tekrar iki rekât
kılardı'. (Müslim/730)
Hz. Muhammed
(a.s.v.) bu iki rekâtten sonra iki rekât daha artırırdı. Nitekim kendileri
şöyle buyurmuştur: “Kim öğlenin farzından önce ve sonra dörder rekât
namaz kılmaya devam ederse, Allah onu cehennem ateşine haram kılar.” (Neseî,
İmam Ahmed, İbn Mâce, Ebu Dâvud, Tirmizi/427-428, (Ümmü Habîbe'den)
Cuma namazı da
öğle namazı gibidir. Çünkü Cuma namazı, öğle namazının karşılığıdır. Bu
bakımdan Cuma namazından önce de dört rekât kılmak sünnettir; iki rekâtı
müekked, iki rekâtı da gayr-ı müekked'dir.
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi biriniz Cuma namazını kıldığı zaman
dört rekât daha kılsın.” (Müslim/881, (Ebu Hüreyre'den)
Abdullah b.
Mes'ud'un, Cuma'dan önce ve sonra dörder rekât namaz kıldığı rivayet
edilmiştir. (Tirmizî/523)
Yine aynı sened
ile ikindiden önce de dört rekât kıldığı rivayet edilmiştir. “İkindinin
farzından önce dört rekât namaz kılan kişiye Allah rahmet etsin.”
(Tirmizî/430, (İbn Ömer'den)
Bu dört rekât
namaz, ikişer rekât olarak kılınmalıdır. Çünkü Hz. Ali'den şöyle rivayet
edilmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), ikindinin farzından önce dört rekât
kılar ve arasını selâm ile ayırırdı.’ (Tirmizî/429)
Akşam namazından
önce hafif olarak iki rekât namaz kıl-mak da müstehab'tır.
Enes b. Mâlik
şöyle demiştir: 'Biz Medine'de bulunu-yorduk. Müezzin akşam namazı için
ezan okuduğu zaman sahabeden birçok kimse aceleyle direklere doğru durup iki
rekât namaz kılarlardı. Hatta bazen yabancı bir kimse mescide girerdi de bu iki
rekâtı kılanların çokluğundan ötürü farz namazı kılınmış zannederdi'.
(Buhari/599; Müslim/837)
Yatsıdan önce de
iki rekât hafif namaz kılmak müstehab'dır. Hz. Muhammed (a.s.v.) üç defa 'Her
iki ezan (ezan ile kamet) arasında bir namaz vardır' dedikten sonra, üçüncüde
'kılmak isteyen kimse için' sözünü ilave etti. (Buhari/601; Müslim/838,
(Abdullah b. Mugaffel'den)
* Farzlara bağlı nafileler, müekked olan
ve müekked olmayan şeklinde iki kısma ayrılırlar.
Müekked
olanlar şunlardır;
*Sabahın
ilk rek'atlık sünneti. Bunun vakti, sabah namazının vaktidir. Yani, fecr-i
sâdığın doğuşundan güneşin doğuşuna kadardır. Bunları, vaktin çıkmasından veya
cemaatin kaçırılmasından korkulmadığı takdirde farzdan önce kılmak sünnettir.
Şayet anılan durumların vukuundan korkulursa, önce farz sonra bu iki rek'atlık
sünnet kılınır. Ki bunda hiçbir mekruhluk yoktur. Eğer sabahı kılmadan gün
doğarsa bunları kaza etmek gerekir. Bu sünnetin birinci rek'atında Fâtiha'dan
sonra Bakara sûresinin cümlesiyle başlayıp cümlesiyle sona eren, 136. Âyetini
okumak; ikinci rek'atında ise Âl-i İmrân sûresinin cümlesiyle başlayıp
cümlesiyle sona eren, 64. âyetini okumak sünnettir. Bu iki rek'atlik sünnetle
sabahın farzı arasına, uzanarak veya başka tarafa yönelerek veyahut da dünyevî
olmayan konuşmaları yaparak fasıla koymak da sünnettir.
*Öğlenin
farzından ve cuma namazından önce kılınan iki rek'atlık namaz da müekked
sünnetlerdendir. Öğlenin farzından ve Cumadan sonra kılınan iki rek'atlık namaz
da müekked sünnetlerdendir. Öğle namazını kılmayan kişinin, cumadan sonra iki
rek'at namaz kılması sünnettir. Aksi takdirde öğle sünnetini bunun yerine
kılmak, sünnet yerine geçmez.
*Akşam
namazından sonra kılınan iki rek'atlık namaz da müekked sünnetlerdendir. Bunun
birinci rek'atında Fâtiha'dan sonra Kâfirûn, ikincisinde ise îhlâs suresini
okumak sünnettir.
*Yatsı
farzından sonra kılınan iki rek'atlık namaz da müekked sünnetlerdendir.
*Vitir
de müekked sünnetlerdendir; En azı bir rek'attır. Kemâl noktasına ermesinin en
alt derecesi üç rek'at, en üst derecesi ise onbir rek'attır. En faziletlisi, bu
namazın her iki rek'atında bir selâm vermektir. Vitrin vakti, yatsı namazından
hemen sonra başlar. Yatsı namazı, cem-i takdim şeklinde, akşam namazıyla
birlikte kılınsa bile vitrin vakti, yatsı namazının hemen ardı sıra başlar.
Vakti, fecr-i sâdığın doğuşuna kadar sürer. Bu vakte kadar kılınmadığı takdirde
kazaya kalmış olur.
Müekked
olmayan nafilelere gelince, bunlar oniki rek'attır: Önce saydığımız
nafilelerden ayrı olarak; *Öğleden önce iki rek'at, öğleden sonra iki
rek'at... Bu hususta Cuma namazı da öğle gibidir. *İkindi
namazından önce dört rek'at. *Akşam namazından önce iki rek'at. Bunların hafif
olarak kılınmaları ve müezzinin ezanına karşılık verdikten sonra kılınmaları
sünnettir.
Bu hususta
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Her iki ezan
arasında namaz vardır.” (Buhârî, Ezan/14-16; Müslim, Müsâfirîn/304; Ebû Dâvud, Tatavvu/11) Buradaki iki ezandan maksat; birincisi vaktin ezanı, diğeri de
ikâmettir. Yatsı namazından önce iki rek'at olarak kılınan namaz da bu
cümledendir.
Bu açıklamalara göre özetle şu şekilde
sıralanabilir;
5 VAKİT NAMAZIN REKÂT SAYISI
Sabah Namazı
2
Rekat İlk Sünnet (müekked )
2 Rekat Farz
Öğle Namazı
4 Rekat İlk Sünnet (2 müekked + 2 gayri müekked )
4 Rekat Farz
4 Rekat Son Sünnet (2
müekked + 2 gayri müekked )
İkindi Namazı
4 Rekat İlk Sünnet (gayri müekked )
4 Rekat Farz
Akşam Namazı
2 Rekat İlk Sünnet (müstehab)
4 Rekat Farz
2 Rekat Son Sünnet (müekked )
Yatsı Namazı
2 Rekat İlk Sünnet ( müekked )
4 Rekat Farz
2 Rekat Son
Sünnet ( müekked )
Vitir Namazı (1,3,5,7,9 veya 11 rekat; müekkede )
Cuma Namazı
4 Rekat İlk Sünnet ( 2 müekked + 2 gayri müekked
)
2 Rekat Farz
4 Rekat Son Sünnet ( 2 müekked + 2 gayri müekked
) *
a.
Tahiyyetu'l-Mescit Namazı
Mescide
girildiğinde oturmadan önce kılınan iki rekât sünnettir.
Bunun
delili şu hadîstir: “Herhangi biriniz mescide girdiğinde iki rekât namaz
kılmadan oturmasın.” (Buhari, 433; Müslim/714)
Tahiyyetu'l-Mescit
namazı, farz namaz veya herhangi bir nafile namaz kılmakla da eda edilmiş olur.
Çünkü esas olan, mescide girildiğinde oturmadan önce namaz kılmaktır.
b.
Vitir Namazı
Vitir namazı
müekked bir sünnettir. Tek rekât olarak da kılınabildiği için bu ismi almıştır.
Diğer namazlar ise en az iki rekât olarak kılınır.
Hz. Ali'den şöyle
rivayet edilmiştir: 'Vitir namazı farz değildir. Hz. Muhammed (a.s.v.) onu
sünnet kılmıştır'. (Tirmizî, 453 ve başka muhaddisler)
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Ey Kur'an ehli! Vitir namazı kılın veya
namazı tekleştirin. Şüphesiz ki Allah tek'tir ve tek'i sever.” (Ebu
Dâvud/l4l6; Tirmizî)
Vitir
Namazının Vakti
Vitir namazının
vakti, yatsı namazından sonra başlayıp fecri sadık'ın doğuşuna kadar devam
eder. Vitir namazını, gece namazının sonunda kılmak en efdalidir.
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “ Allah size bir namaz ziyade kıldı. O namaz
sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha hayırlıdır. İşte o vitir
namazıdır. O namaz yatsı ile fecrin doğuşu arasında kılınır.” (Ebu
Dâvud/1418)
“Gece
kıldığınız namazların sonunu tek yapınız.” (Buhari/953; Müslim/749)
Bu, fecr'den önce
uyanmaktan emin olan kimse içindir. Fakat gece kalkmaktan emin olamayan kişi,
vitir'i yatsı namazından sonra kılmalıdır.
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Gece sonunda kalkamayacağından korkan kimse,
vitir namazını gecenin evvelinde kılsın. Gece sonunda kalkacağını ümit eden de
gecenin sonunda kılsın. Zira gece sonundaki namaz şahitlidir ve çok
faziletlidir.” (Müslim/755, (Câbir'den)
Ebu Hüreyre şöyle
demiştir: 'Dostum (Hz. Muhammed (a.s.v.)) bana üç şey tavsiye etti: Her
aydan üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak ve vitir namazını
kılıp uyumak'. (Buhari/1880; Müslim/721)
Vitir namazının
en azı bir rekâttır. Fakat tek rekât ile yetinmek evlâ olan bir davranış
değildir. Vitir namazının en çoğu ise onbir rekâttır. En iyisi üç rekâttan az
kılmamaktır. Üç rekât kılındığı takdirde iki rekâtı bir, kalan bir rekâtı da
ayrı kılmak gerekir. Onbir rekât kılındığı takdirde her iki rekâtta bir selâm
verilmeli, sonra bir rekât daha kılınmalıdır.
Hz. Aişe şöyle
demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) yatsı namazını kıldıktan sonra sabah
namazına kadarki zamanda onbir rekât namaz kılardı. Her iki rekâtta bir selâm
verir, bir rekâtı da vitir yapardı. Hz. Muhammed (a.s.v.), müezzin sabah
ezanını okuduktan, fecr'in tulûu tebeyyün ettikten, müezzin de haber vermek
için geldikten sonra kalkıp hafifçe iki rekât kılar, sonra ikâmeti haber vermek
için müezzin gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatardı'. (Buhari/1071;
Müslim/736 ve başka muhaddisler)
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “ Vitir namazını kılmak, her Müslümana
haktır. Vitir namazını beş rekât kılmak isteyen beş rekât kılsın, üç rekât
kılmak isteyen üç rekât kılsın, bir rekât kılmak isteyen de bir rekât kılsın.” (Ebu
Dâvud/1422, (Ebu Eyyub el-EnsârMen)
Hadîste geçen
haktır kelimesinden maksat, meşrudur ve istenmektedir demektir.
c.
Teheccüd Namazı
Uykudan kalkıp
kılındığı için bu namaza teheccüd denilmektedir. Çünkü teheccüd, uykuyu terk
etmek demektir. Teheccüd namazı, rekât sayısıyla sınırlandırılmamış bir
sünnettir. Bu sünnet, uykudan uyandıktan sonra ve fecr'den önce eda edilir.
Bu sünnetin
meşruiyetinin delili şu ayettir: “Gecenin bir kısmında kalk ve sana
mahsus bir fazlalık olmak üzere onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Rabbinin seni
övgüye değer bir makama (makam-ı mahmud'a) çıkarması umulur.” (îsra/79)
Yani 'Uykudan
kalk, namaz kıl, Kur'an oku. Bu namaz, yalnız sana mahsus bir fazlalıktır'.
Bazı rivayetlere göre teheccüd namazı, Hz. Muhammed (a.s.v.)'e vacip idi.
Hz. Muhammed
(a.s.v.)'e 'Farz namazlardan sonra hangi namaz daha faziletlidir?’
diye sorulduğunda, Hz. Muhammed (a.s.v.) “Gece kalkıp kılman namaz.”
diye cevap vermiştir. (Müslim/1163 ve başka muhaddisler), (Ebu Hüreyre'den)
d.
Duha (Kuşluk) Namazı
Kuşluk namazının
en azı iki, en çoğu ise sekiz rekâttır. Ebu Hüreyre şöyle demiştir: “Dostum
(Hz. Muhammed (a.s.v.)) bana üç şey tavsiye etmiştir: Her aydan üç gün oruç
tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak, vitir namazını kılıp uyumak.” (Buhari/1880; Müslim/721)
Şöyle rivayet
edilmiştir: 'Fetih senesi Ümmü Hânî, Hz. Muhammed (a.s.v.)'in yanına geldi. Hz.
Muhammed (a.s.v.) Mekke'nin en yüksek yerinde bulunuyordu. Hz. Muhammed
(a.s.v.) yıkanmak için kalktı. Hz. Fatıma da onun üzerine bir perde gerdi.
Sonra Hz. Muhammed (a.s.v.) elbisesini aldı ve ona sarındı. Sonra Duha (kuşluk)
nafilesini sekiz rekât olarak kıldı'. (Buhari/350; Müslim/336)
Kuşluk namazını,
her iki rekâtta bir selâm vererek kılmak en efdalidir.
Ümmü Hânîden
şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) (Mekke'nin) fethi günü
her iki rekâtta bir selâm vererek kuşluk namazını sekiz rekât olarak kıldı'.
(Ebu Dâvud/1290)
Kuşluk namazının
vakti, güneşin yükselmesinden başlayıp zeval (öğle) vaktine kadar devam eder.
Fakat en efdali, gündüzün dörtte biri geçtikten sonra kılınmasıdır.
Zeyd b. Erkam
şöyle demiştir: Hz. Muhammed (a.s.v.), Küba halkının yanına vardığında
onlar namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine Hz. Muhammed (a.s.v.) 'Evvâbîn namazı,
kumların hararetinden ötürü deve yavrularının ayakları yandığı zaman kılınır'
dedi. (Müslim/748
e.
İstihare Namazı
İstihare namazı,
namaz kılmanın mekruh olmadığı her vakitte iki rekât olarak kılınır. Bir şey
yapmak isteyen fakat yapılıp yapılmamasında hayır olduğunu bilmeyen bir
kimsenin istihare namazı kılması sünnettir.
İstihare
namazından sonra bu hususta varid olan dua ile dua edilmelidir. Bu duadan sonra
Allah o işi yapması için kalbine ferahlık verirse yapmalı, yoksa yapmamalıdır.
Cabir b. Abdullah
şöyle demiştir: Hz. Muhammed (a.s.v.) bize Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi,
bütün işlerde istihare yapmayı öğretti.
Bize şöyle
derdi: "Sizden biri bir işe niyetlenirse, iki rekât namaz kılsın, sonra
da şu duayı okusun:
“Allahım!
Senin ilminle hayır, kudretinle de güç istiyorum. Senin büyük fazlından talep
ediyorum. Sen güç yetirirsin; ben yetiremem. Sen bilirsin; ben bilmem. Sen
gaybı bilensin. Allahım! Bu iş; dinim, geçimim, sonum (veya şimdiki halim ve
geleceğim) için hayırlı olacaksa, bunu benim için takdir et ve müyesser kıl.
Sonra benim için onda bereketler nasip et. Yok eğer bu iş; dinim, geçimim,
sonum (veya şimdiki hâlim ve geleceğim) için şerli olacaksa onu benden, beni de
ondan uzaklaştır. Benim için her nerede olursa olsun hayrı takdir eyle, sonra
da beni onunla hoşnut eyle. Bu duayı okuduktan sonra da işinin ne olduğunu
söylesin."(Buhari/1109 ve başka muhaddisler)
f.
İsmi ve Belli Vakti Olmayan Nafile Namazlar
Bu nafileler,
daha önce belirttiğimiz mekruh vakitler hariç, her vakitte istenildiği kadar
kılınabilir; Hz. Muhammed (a.s.v.), Ebu Zer'e şöyle demiştir; Namaz en
güzel şeydir. İstersen fazla, istersen az kıl.” (İbn Mâce)
İster gece, ister
gündüz kılınsın mutlak nafilelerde her iki rekâtta bir selâm vermek en
efdalidir. Bunun delili şu hadîstir: “Gece namazı ikişer ikişerdir.”
(Buhari/946; Müslim/749;
Ebu Dâvud/1295 ve başka muhaddisler)
CEMAATLE KILINMASI SÜNNET
OLAN NAMAZLAR
Yukarıda
zikrettiğimiz nafile namazların tümü, tek başına kılınması müstehab olan
nafilelerdir. Cemaatle kılınması müstehab olan nafileler ise Bayram namazları,
Teravih namazı, Küsuf ve Husuf namazı ve Yağmur namazıdır.
ı. BAYRAM NAMAZLARI
Bayram mânâsına
gelen iyd kelimesi avd kelimesinden alınmıştır. Avd 'tekrar edilmek' anlamına
gelir. Bayram'a, bu isim, her sene tekrar geldiği, insanların sürür ve sevinci
tekrarlandığı veya Allah' Teâlâ'nın, bayramda insanlara çokça lütufta bulunduğu
için verilmiştir.
Bayram
Namazlarının Meşruiyeti ve Delili
Hz. Muhammed
(a.s.v.) Ramazan ve Kurban bayramı namazını ilk olarak hicretin ikinci yılında
Medine'de kıldırmıştır. Meşruiyetinin delili ise şu ayettir: “Öyle ise
rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser/2)
Müfessirler bu
ayetteki namazın, Kurban bayramının namazı olduğunu söylemişlerdir.
Ebu Said el-Hudrî
şöyle demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), Kurban bayramı ile Fıtır bayramı
günlerinde musalla'ya çıkardı. Orada önce namaza başlardı. Namazı kıldırıp
selâm verince, cemaat -namaz kıldıkları yerde otururken ayağa kalkar ve
insanlara karşı dönerdi. Eğer bir müfreze göndermek istiyorsa bunu
insanlara söyler veya başka bir şey emretmek istiyorsa emrederdi. Ondan sonra
musalla'dan avdet ederdi'(Buhari/913; Müslim/889)
Bayram
Namazının Hükmü
Bayram namazı
müekked bir sünnettir. Çünkü Bayram namazı meşru kılındıktan sonra, Hz.
Muhammed (a.s.v.), vefat edinceye kadar onu terk etmemiştir. Hz. Muhammed
(a.s.v.)'den sonra sahabîler de kılmaya devam etmişlerdir.
Bayram namazının
cemaatle kılınması meşrudur. Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiği hadîs buna
delâlet etmektedir. Ayrıca Bayram namazı tek başına da kılınabilir. Fitneye
sebep olan veya süslenmiş kadınlar hariç -onlar namazı evlerinde kılmalıdırlar-
Bayram namazına erkek-kadın, mukim-seferî, hür-köle herkes katılabilir.
Hz. Muhammed
(a.s.v.)'in, İslâm hakkında soru soran kişiye söylediği sözler Bayram namazının
vacip olmadığına delâlet etmektedir; Hz. Muhammed (a.s.v.) o kişiye 'Gece
ve gündüz içinde beş vakit namaz (var)' buyurdu. O zat 'Üzerime bu namazlardan
başkası da olacak mı?' diye sorunca, Hz Muhammed (a.s.v.) 'Hayır, meğerki
kendiliğinden kılasın' diye cevap verdi. (Buhari/46; Müslim/11)
Hz. Muhammed
(a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah, kullarına beş vakit namazı farz
kılmıştır. Kim haklarında küçümsemede bulunmadan, haklarını zayi etmeksizin
onları kılarsa, Allah o kimseyi cennete koymaya söz vermiştir. Kim de onları
kılmazsa, Allah'ın o kimseye hiçbir va'd'i yoktur. Dilerse azap eder, dilerse
cennete koyar.” (Ebu
Dâvud/1420)
Ümmü Atiyye şöyle
demiştir: 'Her iki bayramda da örtülü hanımlar ve bakire kızlarla beraber
musalla'ya çıkmakla emrolunurduk. Hayızlılar da çıkar cemaatin arka tarafında
bulunurlar ve insanlarla birlikte tekbir getirirlerdi'. (Buhari/928; Müslim/890)
Başka bir
rivayette Ümmü Atiyye 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bazılarımızın cilbabı
(örtünecek çarşafı) bulunmuyor' dedim. '(Din) kardeşi kendi cilbablarından
birini emaneten giydirsin' buyurdu.
Bayram namazı için ezan ve kamet okumak sünnet
değildir. Bayram namazları için “es-salâtu camia” (namaz toplayıcıdır) diye
seslenilir.
Rivayet
edildiğine göre İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr'e biat edildiğinde 'Fıtır
bayramı günü Bayram namazı için ezan okumak yoktur. Bu bakımdan sen de o günün
namazı için ezan okutma, ayrıca hutbe de namazdan sonra okunur. Bu Bayram
namazı işi muhakkak surette böyle yapılagelmiştir' diye haber göndermiştir.”
(Buhari/916; Müslim/886)
İbn Abbas ve
Cabir'den şöyle rivayet edilmiştir: 'Ne Kurban bayramı, ne de Ramazan
bayramı namazı için ezan okumak yoktur'. (Buhari/917; Müslim/886)
Bayram
Namazlarının Vakti
Bayram
namazlarının vakti, güneşin doğuşundan itibaren başlar, zeval (öğle) vaktine
kadar devam eder. Bera b. Âzib'in rivayet ettiği şu hadîs buna delâlet
etmektedir:
Hz. Muhammed
(a.s.v.) hutbe okuduktan sonra şöyle dedi: 'Bu günümüzde ilk yaptığımız
şey Bayram namazı kılmaktır.’ (Buhari/908)
Bayram
Namazlarının Kılınış Şekli
Bayram namazları
iki rekât olarak kılınır. Kamet yerine, اَلصَّلَاةَ
جَامِعَةً denilir. Namaz tahrim (iftitah) tekbiri ile başlar, tahrim
duasından sonra yedi tekbir alınır. Her tekbirde eller omuz hizasına kadar
kaldırılır. İki tekbir arasında ne uzun ne kısa olmayan bir ayet okunacak kadar
bir zaman durulur.
Bu esnada سُبْحَانَ
اللّٰهِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ وَلَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاللّٰهُ اَكْبَرُ
subhanallahi veîâ ilahe illâllahu vallah-u ekber (Allah'ı her türlü
ortaktan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur.
Allah en büyüktür) demek sünnettir.
Sonra eûzu
besmele çekilerek Fatiha okunur.
Sonra zammı sûre
olarak bir sûre veya bazı ayetler okunur.
İkinci rekâtta
intikal tekbirlerinden başka, Fatiha okunmadan önce beş tekbir daha alınır.
Her iki tekbirin
arasında -daha önce zikrettiğimiz gibi- fasıla verilir.
Heyet olarak
adlandırılan bu tekbirler sünnettir. Unutarak da olsa tekbir alınmadan kıraate
başlanırsa, zaman geçtiği için artık tekbir alınmaz. Fakat bu durum namazın
sıhhatine zarar vermez.
Bunların delili
şu rivayetlerdir. Hz. Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir: “Ramazan ve
Kurban bayramının namazları ikişer rekâttır.” (Neseî, III/111 ve
başka muhaddisler) Hz. Ömer bunu, Hz. Muhammed (a.s.v.)'in diliyle
söylemiştir. İcma da bunun üzerine olmuştur.
Amr b. Avf
el-Müzenî şöyle rivayet etmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) Bayram namazlarında,
birinci rekâtta kıraatten önce yedi, ikinci rekâtta kıraatten önce beş tekbir
aldı.’ (Tirmizî/536. (Tirmizî 'Bu hadîs bu hususta gelen en güzel hadîstir'
demiştir).
Bayram
Hutbesi
Bayram namazı
kılındıktan sonra iki hutbe okumak sünnettir. Bu hutbelerin keyfiyetini kısaca
şöyle sıralayabiliriz:
1. Hutbeler,
Bayram namazının hemen arkasından okunmalıdır.
Bu hutbeler,
Cuma'nın aksine namazdan sonra okunur. Çünkü Hz. Muhammed (a.s.v.) Cuma
namazının hutbesini namazdan önce, Bayram namazlarının hutbelerini ise namazdan
sonra okumuştur.
İbn Ömer şöyle
demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer, Bayram
namazlarını hutbeden önce kılarlardı'. (Buhari/920; Müslim/888)
İbn Abbas şöyle
rivayet etmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) ile beraber Ramazan ve Kurban
bayramı günlerinde musalla'ya çıktık. Hz. Muhammed (a.s.v.) önce namazı kıldı,
sonra hutbe okudu'. (Buhari/932)
Hutbe Bayram
namazından önce okunursa, hiç okunmamış sayılır.
2.
Cuma hutbesindeki rükün ve
sünnetler, bayram hutbeleri için de geçerlidir.
İmam Şafii,
Ubeydullah b. Abdullah b, Utbe b. Mes'ud'dan şöyle rivayet etmiştir: 'Sünnet,
imamın Bayram namazlarında iki hutbe okuması ve aralarında fasıla yapmasıdır'.
3.
Birinci hutbeyi dokuz,
ikinci hutbeyi yedi tekbirle okumak sünnettir.
Ubeydullah b.
Abdullah b. Utbe b. Mes'ud'dan şöyle rivayet edilmiştir: 'Birinci hutbeye,
peş peşe dokuz tekbirle, ikinci hutbeye ise peş peşe yedi tekbirle başlamak
sünnettir'. (Beyhakî)
Bayram
Namazları Nerede Kılınır?
Bayram namazları,
mescit veya sahrada kılınır. Neresi daha fazla insan alırsa orada kılmak daha
faziletlidir. Her iki yer de eşit derecede insan alıyorsa, şerefinden ötürü
mescitte kılmak daha faziletlidir. Zira Müslüman mescitte kıldığı namazdan
dolayı hem icabet ecri alır, hem de mescitte durmanın ecrini alır. Hz. Muhammed
(a.s.v.)'in mesciti bütün halkı almadığı için, Hz. Muhammed (a.s.v.) Bayram
namazlarını sahrada kıldırmıştır.
Daha önce Bayram
namazlarını erkek, kadın herkesin cemaatle kılmasının meşru olduğunu
belirtmiştik. Mescit, namaz kılanları alıyorsa, sahranın tercih edilmesine
gerek yoktur.
Bayram
Günlerinde Tekbir Getirmek
Hacı
olmayanların, Ramazan ve Kurban bayramı gecelerinde güneşin batışından itibaren
evlerde, mescitlerde, çarşılarda yüksek sesle -imam Bayram namazının tahrim
(iftitah) tekbirini alıncaya kadar- tekbir getirmeleri sünnettir.
“Bu
kolaylığı dilemesi, sayıyı tamamlamanız ve sizi (bu kolaylığa) ilettiğinden
dolayı Allah'ı tekbir etmeniz içindir.” (Bakara/185) Müfessirler,
buradaki tekbirden maksadın, Ramazan bayramında getirilen tekbir olduğunu
söylemişlerdir.
Kurban bayramı da
Ramazan bayramına kıyas edilir. Ayrıca hacı olan ve olmayan herkes için Kurban
bayramında namazlardan sonra; Arefe gününün sabah namazından başlayarak, teşrik
günlerinin son gününün ikindi namazına kadar tekbir getirmek sünnettir.
Teşrik günleri,
Kurban bayramını takip eden üç gündür. Fakat Ramazan bayramında namazlardan
sonra tekbir getirmek sünnet değildir.
Bütün bunların
delili, Hz. Muhammed (a.s.v.)'in fiilidir. Hz. Muhammed (a.s.v.) ve ashabı
böyle yapmışlardır. Hz. Ali'den ve Ammar
b. Yasir'den şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), Arefe günü
sabah namazından sonra tekbir getirirdi. Teşrik günlerinin son günü ikindi
namazından sonra bırakırdı'. (Hâkim, 1/299. (Hâkim 'Bu hadîsin isnadı sahih'tir. Ravilerden
hiçbiri cerh edilmemiştir' demiştir)
Rivayet
edildiğine göre İbn Ömer, Mina'da tekbir getirirdi. Mescitteki, çarşı-pazardaki
insanlar onun sesini işitir ve onunla beraber tekbir getirirlerdi. Öyle ki
tekbir sesinden her yer inlerdi. İbn Ömer, Mina'da bütün günlerde, namazların
arkasında, yatağında, çadırında ve yürürken tekbir getirirdi. (Buhari,
Kitab'ul-Iydeyn)
Tekbirin en üstün
lafzı şöyledir: Allah-u ekber, Allah-u ekber, Allah-u ekber, lâ ilahe illallahu
vallah-u ekber, Allah-u ekber ve lillahi'l-hamd
Allah en
büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur.
Allah en büyüktür, Hamd, Allah'a mahsustur.
*Ekmelüddin
El-Hanefi diyor ki: Bu tekbirin doğuş sebebi şöyledir:
Cebrail aleyhisselâm kurbanı
getirirken, İbrahim aleyhisselâm İsmail (a.s.)’ı kesme işini aceleye
getireceğinden korktuğu için acele olarak اَللّٰهُ اَكْبَرُ اَللّٰهُ اَكْبَرُ
اَللّٰهُ اَكْبَرُ diye
seslendi.
İbrahim (a.s.) bunu işitince; لَآ اِلٰهَ
اِلَّا اللّٰهُ وَاللّٰهُ اَكْبَرُ dedi.
İsmail (a.s.) da duruma vakıf olunca
o da; اَللّٰهُ اَكْبَرُ وَلِلّٰهِ الْحَمْدُ diyerek mukabelede bulundu.* (Büyük Şafii İlmihali
- Halil GÜNENÇ)
Bayram Gününün Âdabı
1.
Gusletmek, güzel koku
sürünmek, yeni elbise giymek. Bunların nedenleri Cuma bahsinde geçmişti.
2.
Bayram sabahı mescide erken
gitmek.
3.
Ramazan bayramında namaza
gitmeden önce bir şey yemek. Kurban bayramında ise namazdan dönünceye kadar bir şey yememek.
4.
Mescide veya namazgaha
yürüyerek gitmek, dönerken başka bir yoldan gelmek.
Cabir şöyle
demiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), Bayram namazına giderken başka bir yoldan
gidiyor, dönerken başka bir yoldan geliyordu'. (Buhari/943)
5.
İmam'ın, güneş doğduktan
sonra nafile namaz kılması mekruhtur. Başkaları içinse mekruh değildir. İbn Abbas şöyle rivayet
etmiştir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) Ramazan bayramı günü çıktı, iki rekât
(bayram) namazı kıldı. Ondan önce ve sonra başka namaz kılmadı'.
(Buhari/945)
Nafile namazlardan bazıları şunlardır:
1- Duha namazı. Bunun vakti, güneşin doğup bir mızrak
boyu kadar yükselmesiyle başlar ve öğleye kadar devam eder. En azı; iki rekât,
efdal olanı sekiz rekâttır.
2- Teheccüd namazı. Vakti, yatsı namazını kıldıktan
sonra girer ve fecir doğuncaya kadar devam eder. Bir miktar uyuduktan sonra,
uyanıp kılınır. En azı iki rekâttır, çoğu için bir sınır yoktur.
3- Tehıyyet-ül-mescid namazı. Camiye girince;
oturmadan iki rekât olarak kılınır. Herhangi bir farz veya başka bir nafile
namaz kılınırsa, tehıyyet-ül-mescid namazı yerine de geçer.
4- Tesbih namazı. Bu namaz, dört rekâttır. İki rekâtta
bir selam vermek daha iyidir. Mekruh vakitler dışındaki bir zamanda kılınır.
Her rekâtta 75 defa “Sübhanallahi vel-hamdü lillahi ve la ilahe illallahü
vellahü ekber” denir.
Bunun 15 adedi Fatiha ve sureyi okuduktan sonra
ayakta, 10’ar adedi de rüku’, itidal, birinci secde, iki secde arasındaki
oturuşta, ikinci secdede ve ondan sonraki istirahat ve teşehhüd oturuşlarında
okunur.
5- Evvabin namazı. Buna “gaflet” namazı da denir.
Çünkü bu vakitte, insanlar; yemek yemekle meşgul olup bu namazdan gafil
oluyorlar.Bunun vakti, akşam namazından sonra başlar ve kırmızı şafak’ın
kaybolmasıyla yani yatsı namazının vaktinin girmesiyle biter. En azı iki, en
çoğu yirmi rekâttır.
6- Abdest namazı. Abdest alındıktan sonra, abdest namazı
niyetiyle iki rekât halinde kılınır.
7- Sefer namazı. Yolculuğa çıkılacağı zaman, evden
çıkmadan önce iki rekât ve yolculuktan dönüşte de iki rekât “sefer namazı”
kılınır.
Dönüşteki sünneti, eve varmadan önce, camiye uğrayıp
orada kılmak daha sevabdır.
8- İstihare namazı.Bir şey yapmak isteyip de,
yapılmasında mı yoksa yapılmamasında mı hayır bulunduğunu bilmeyen kimsenin,
iki rekât istihare namazı kılması sünnettir. Namazdan sonra aşağıdaki dua
okunur. Namazdan sonra o işi yapmak için kalbine ferahlık gelirse; o işi
yapmalı, yoksa yapmamalıdır:
“Allahüme inni estehiruke bi ilmike ve estakdiruke bi
kudretike ve es’eluke min fadlikel-azimi fe inneke takdiru vela ekdiru ve
ta’lemu vela a’lemu ve ente Allamul-guyubi Allahümme in kunte ta’lemu enne hazel-emre
hayrun li fi dini ve meaşi ve akıbeti emri fekdurhu li ve yessirhu li sümme
barik li fihi ve in kunte ta’lemu enne hazel-emre şerrun li fi dini ve meaşi ve
akıbeti emri fesrifhu anni vasrifni anhu vakdur liyel-hayra haysu kane sümme
erdini bihi.” ifadesinin yerine, ihtiyacı ne ise, onu söyler.
Meali: (Allah’ım! Senin ilminle hayır,
kudretinle de kuvvet diliyorum. Senin büyük fazlından istiyorum. Şüphesiz sen,
güç yetirirsin, ben güç yetiremem. Sen bilirsin, ben bilemem ve sen gaybı çok
iyi bilensin. Allah’ım! Eğer bu iş; dinim, geçimim ve akıbetim açısından benim
için hayırlı ise, onu benim için takdir buyur ve bana müyesser eyle sonra onu
bana bereketli kıl. Şayet bu iş; dinim, geçimim ve akıbetim açısından benim
için şer ise; onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Benim için hayır nerede
ise, onu benim için takdir buyur, sonra da beni onunla razı eyle.)