Yüce dinimiz İslam; namaza çok büyük önem vermiştir.
Namaz, imandan sonra en önemli ibadettir. Bunun için namazları vaktinde kılmalı
ve kazaya kalmış namazlar varsa, hiç vakit geçirmeden kaza etmelidir. Çünkü
namazı, vaktinde kılmak farz olduğu gibi, kılınmayanları kaza etmek de farzdır.
Namaz iki türlü kazaya kalır:
1- Uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalan
namaz.
2- Özürsüz olarak, tembellikle veya kasten kılmamakla
kazaya kalan namaz.
Uyumak, unutmak gibi meşru ve geçerli bir özürle
kazaya kalan namazları, kaza etmekte acele etmek müstehabdır.
Fakat terk edilen, yani özürsüz olarak kılınmayan
namazları, acele kaza etmek farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu
kimselerin geçimini temin etmek için çalışmak mecburiyetinde olduğu zamanın dışındaki
bütün vaktini, kaza namazı kılmaya harcamak farzdır. Özürsüz olarak kazaya
bıraktığı namazlarının tamamını kılmadan, sünnet namazları kılmak caiz
değildir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Hiç şüphe yok ki, beş vakit namaz, günahları giderir,
tıpkı suyun kiri giderdiği gibi.”
“En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.”
“Cennetin anahtarı namazdır.”
Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için, terk
edilmesi de çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyuruluyor:
“Namaz dinin direğidir, namazı terkeden dini yıkmış
olur.”
“Hiç şüphe yok ki, kişi ile şirk ve küfür arasında
namazı terk etmek vardır.”
“Şüphesiz namazı, kasden terkeden, Allah’ın ve
Resulünün zimmetinden beri olur.”