4 Eylül 2013 Çarşamba

Kaza Namazı

Kaza Namazı

Yüce dinimiz İslam; namaza çok büyük önem vermiştir. Namaz, imandan sonra en önemli ibadettir. Bunun için namazları vaktinde kılmalı ve kazaya kalmış namazlar varsa, hiç vakit geçirmeden kaza etmelidir. Çünkü namazı, vaktinde kılmak farz olduğu gibi, kılınmayanları kaza etmek de farzdır.

 

Namaz iki türlü kazaya kalır:

1- Uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalan namaz.

2- Özürsüz olarak, tembellikle veya kasten kılmamakla kazaya kalan namaz.

Uyumak, unutmak gibi meşru ve geçerli bir özürle kazaya kalan namazları, kaza etmekte acele etmek müstehabdır.

Fakat terk edilen, yani özürsüz olarak kılınmayan namazları, acele kaza etmek farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimini temin etmek için çalışmak mecburiyetinde olduğu zamanın dışındaki bütün vaktini, kaza namazı kılmaya harcamak farzdır. Özürsüz olarak kazaya bıraktığı namazlarının tamamını kılmadan, sünnet namazları kılmak caiz değildir.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Hiç şüphe yok ki, beş vakit namaz, günahları giderir, tıpkı suyun kiri giderdiği gibi.”

“En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.”

“Cennetin anahtarı namazdır.”

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için, terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyuruluyor:

“Namaz dinin direğidir, namazı terkeden dini yıkmış olur.”

“Hiç şüphe yok ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”

“Şüphesiz namazı, kasden terkeden, Allah’ın ve Resulünün zimmetinden beri olur.”