4 Eylül 2013 Çarşamba

Sehiv Secdesi, Tilavet Secdesi ve Şükür Secdesi


SEHİV SECDESİ
Lugatta sehv, bir şeyi unutmak, ondan gafil olmak demektir. Fakat buradaki sehiv'den maksat, namaz kılan kişinin yanılarak veya unutarak namazında eksiklik yapmasıdır. Bu durumda sehiv secdesi yapılması gerekir. Sehiv secdesi namazın sonunda yapılır. Amacı ise, namazda yapılan bir eksikliği telafi etmektir.
Sehiv Secdesinin Hükmü
Sehiv secdesi, daha sonra bahsedeceğimiz sebeplerden birinin meydana gelmesiyle sünnet olur. Eğer kişi bu sebepler meydana geldiği halde sehiv secdesi yapmazsa namaz bozulmaz. Çünkü sehiv secdesi vacip değildir ve herhangi bir vacibin ihmalinden ötürü de meşru kılınmamıştır.            Bu husus ileride tekrar gelecektir.
Sehiv secdesinin meşruiyetinin delili, Ebu Hüreyre'nin şu rivayetidir: "Hz. Muhammed (a.s.v.) bize öğle veya ikindi namazını kıldırırken iki rekâtta selâm verdi. Zulyedeyn isimli sahabî 'Ey Allah'ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı yoksa sen mi unuttun?' dedi. Hz. Muhammed (a.s.v.) cemaate 'Zuiyedeyn'in söylediği doğru mu?' diye sordu. Sahabe 'Evet' deyince, Hz. Muhammed (a.s.v.) kalktı, iki rekât daha kıldı. Sonunda da iki secde yaptı". (Buharî/1169) Sehiv secdesinin diğer delilleri ileride gelecektir.
Sehiv Secdesinin Sebepleri
1. Namaz kılan kişi, namazın eb'azlarından birini terk ederse -birinci teşehhüd veya kunut duası gibi- sehiv secdesi yapması gerekir.
Abdullah b. Buhayne şöyle rivayet ediyor: 'Hz. Muhammed (a.s.v.) öğle namazını kıldırırken birinci oturuşu yapması gerekirken üçüncü rekâta kalktı.
Namazını tamamladığı zaman oturduğu halde, selâm vermeden önce her bir secdede tekbir alarak unuttuğu oturma yerine iki secde yaptı'. (Buharî/1166; Müslim/570. (Diğer bir rivayette 'Hz. Muhammed (a.s.v.) namazların birinde bize iki rekât kıldırdı' şeklindedir)
Hz. Muhammed (a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “İçinizden biri ikinci rekâta oturmadan kalkar, tam ayağa kalkmadan oturmadığını hatırlarsa hemen otursun. Fakat tam ayağa kalkmışsa oturmasın, sehiv için iki secde yapsın.” (İbn Mâce/1208; Ebu Dâvud/1036 ve başka muhaddisler, (Muğire b. Şûbe'den)
2. Kılınan namazın rekâtlarında şüphe edilirse sehiv secdesi gerekir.
Şüphe edildiğinde rekât sayısının en azına itibar edilir. Geri kalan rekâtlar tamamlandıktan sonra sehiv secdesi yapılır. Bu, fazla kılınan rekâtları telafi etmek içindir. Eğer öğle namazının üç rekât mı, dört rekât mı kılındığında şüphe edilirse ve henüz namaz da devam ediyorsa, namaz üç rekât kabul edilip bir rekât daha kılındıktan sonra sehiv secdesi yapılmalıdır. Bu, namazın beş rekât kılınması ihtimaline karşı yapılır.
Hz. Muhammed (a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz namazında şek edip de üç mü, yoksa dört mü kıldığını bilemezse şüpheyi atsın ve namazı yakînen bildiği aded üzerine tamamlasın. Sonra selâm vermeden önce iki secde yapsın. Eğer beş rekât kılmışsa bu iki secde onun namazını altı rekât yapar ve eğer dört rekâtı tamamlayıcı olarak kıldıysa, bu iki secde şeytanın burnunu yere sürtmek (onu zelil etmek) için olur. (Müslim/571, (Ebu Said el-Hudri’den)
Eğer namaz bittikten sonra şüphe edilirse, bu şüphe, namazın sıhhatine zarar vermez. Ancak niyette veya tahrim (iftitah) tekbirinde şüphe edilirse namaz bozulur.
İmam'a uyarak namaz kılan bir kimse yanılırsa -birinci teşehhüd'ü okumayı unutmak gibi- imamın tam kılması, imama uyan kimsenin hatasını kapatarak onun yerine geçer. İmam selâm verdikten sonra da o kişinin sehiv secdesi yapması gerekmez. Bunun delili, Hz. Muhammed (a.s.v.)'in imanı zamin'dir (kefil)' sözüdür.
3. Kasten yapıldığında namazı bozan bir şeyi, unutarak yapmak. Meselâ birkaç kelime konuştuğu veya sehven bir rekât fazla kıldığı zaman, kişi bunu namaz bitmeden hatırlarsa sehiv secdesi yapar.
4. Rükün ve farz olan namaz fiillerinden biri veya bir sûre yerinden başka bir yere nakledilirse sehiv secdesi yapmak sünnet olur.
Meselâ teşehhüd yerine Fatiha okunursa veya rükûda kunut okunursa veya Fatiha'dan sonra okunması sünnet olan sûre, rükûdan sonra itidâl'de okunursa sehiv secdesi yapmak sünnettir.
*Şafiî Mezhebine göre, namazda benzeri bulunan rükünlerin yapılmaması da, ayrıntılara göre sehiv secdesini gerektirir: Namazda benzeri bulunan secde ve rükû gibi rükünler terkedilir ve benzerini yapmadan önce hatırlanırsa, hemen yerine getirilir, fakat benzeri yapıldıktan sonra hatırlanırsa, sonra yapılan öncekinin yerine geçer, arada yapılanlar hükümsüz kalır. Meselâ rükû terkedilir ve yapılmadığı ikinci rükünden önce hatırlanırsa, hemen rükû yapılır, yapılanlar yeniden yapılarak buradan itibaren namaza devam edilir, selâmdan önce sehiv secdesi yapılır. Rükûun yapılmadığı ikinci rükûdan sonra ve selâm vermezden önce nerede hatırlanırsa hatırlansın, ikinci birincinin yerine geçer, aradakiler hükümsüz kalır, namaza buradan itibaren devam edilir. Fakat bu durum selâmdan sonra, bununla birlikte örfen uzun olmayan bir vakit içinde hatırlanır, affedilmeyen necaset bulaşmaz, altı kelimeden fazla konuşulmaz, namazı bozan bir iş yapılmazsa, unutulan rükûu yapmak gerekir: Bu durumda ayağa kalkılır, rükû yapılır, oturarak teşehhüd okunur, sehiv secdesi yapılır ve selâm verilir. (Cezîrî, Fame I/463)* (Vecdi Akyüz-Mukayeseli İbadetler İlmihali)
Sehiv Secdesinin Şekli ve Yeri
Sehiv secdesi, namaz secdeleri gibi iki secdedir. Sehiv secdesi namazın sonunda, selâmdan önce niyet edilerek yapılır. Eğer namaz kılan kişi sehiv secdesi yapmadan önce sehven selâm verirse ve aradan uzun. Bir zaman geçtikten sonra sehiv secdesi yapmadığını hatırlarsa artık sehiv secdesi yapılmaz. Eğer aradan kısa bir zaman geçmişse hemen sehiv secdesi yapılabilir.
*Sehiv secdesinde en uygunu şunu okumaktır:
  سُبْحَانَ الَّذِى لَا يَنَامُ وَلَا يَسْهُو  "Uyumayan ve  unutmayan zatı (Allah’ı) tenzih ederim." * (Büyük Şafii İlmihali - Halil GÜNENÇ)
*Şafiî Mezhebine göre, sehiv secdesi bazen vacip, bazen de sün­nettir:
1) Vacip Sehiv Secdesi: Sehiv secdesi, yalnızca imamın yapması halinde muktedînin de yapması konusunda vaciptir. Muktedî, imamı sehiv secdesi yaptığı halde, kasıtlı olarak secde yapmazsa namazı bozulur. Bu durumda muktedî, imam secde yapmazdan önce ayrılmaya niyet etmediyse, sehiv secdesi kendisinden düşmez ve namazın iadesi gerekir. İmam sehiv secdesi yapmadığı takdirde, cemaatin secde yapması, vacip değil, menduptur.
2) Sünnet Sehiv Secdesi: Sayılan sebepler dolayısıyla, imama ve münferide sehiv secdesi yapmak sünnettir:
a- Yapılması emredilen bir işlemi -meselâ Kunût, birinci teşehhüd veya ka'de-i ûlâyı, salavât-ı terk etmek,
b - Yasaklananı yapmak. Başı hafifçe sağa ve sola döndür­mek, bir veya iki adım yürümek namazı bozmaz, fakat bu gi­bi hallerde sehiv secdesi yapmak sünnettir.
Şafiî Mezhebine göre secde yaptıktan sonra teşehhüd ve salavât okunmayıp selâm verilir.  Şafiî ve Malikilere göre, sehiv secdesinden sonra tahiyyat, salavât ve dualar okunmaz.
Şafiî Mezhebine göre, münferidin, sünnet sehiv secdesini terkedilmesi halinde namazı bozulmadığı gibi, başka bir şey de gerekmez.
Şafiî Mezhebine göre, karışıklığı önlemek için imamın sehiv sec­desini terk etmesi sünnettir. Cezîrî, Fame I/463)* (Vecdi Akyüz-Mukayeseli İbadetler İlmihali)
Hanefi olan bir imam sağa selam verdikten sonra sehiv secdesine giderse, Şafii mezhebine göre bir tarafa selam veren imam namazdan çıktığı için henüz selam vermeyen me’mun ona tabi olmaz. Tabi olduğu takdirde namaz fesada gider. Me’mun da selam vermiş ise artık sehiv secdesi yapması caiz değildir. Çünkü namazdan çıkmıştır. (Halil Günenç-Fetvalar)

TİLAVET SECDESİ
Namaz içinde veya dışında secde ayetlerini okuyan bir kimsenin tilavet secdesi yapması sünnettir.
Bunun delili, İbn Ömer'in şu rivayetleridir: 'Hz. Muhammed (a.s.v.), içinde secde ayeti bulunan sûreyi okuduğunda secdeye gidiyor, biz de onunla beraber secdeye gidiyorduk. Hatta bazılarımız alınlarını koyacak yer bulamazlardı'. (Buharî/1025) (Hz. Muhammed (a.s.v.) bize Kur'an okurdu. Secde ayetine geldiğinde tekbir alır, secde ederdi. Biz de onunla birlikte secde ederdik.) (Ebu Dâvud/1413)
Hz. Muhammed (a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu secde ayetini okuyup secde ettiği zaman, şeytan ağlayarak uzaklaşır ve şöyle diyerek hayıflanır: 'Ey helak olası! Ademoğlu secde etmekle emrolundu da secde etti ve cennet onun oldu. Halbuki ben de secde ile emrolunmuş ve fakat secde etmekten çekinmiştim, artık ateş benim içindir'. (Müslim/81, (Ebu Hüreyre'den)
Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Ey insanlar! Biz secde ayetlerini okuduğumuzda kim secde ederse o isabet eder. Fakat kim de secde etmezse günahkâr olmaz'. (Buharî/1027) (Hz. Ömer'in bu sözünden tilavet secdesinin vacip olmadığı anlaşılmaktadır).
İbn Ömer'in de şöyle dediği rivayet edilmiştir: 'Allah Teâlâ bize tilavet secdesini farz kılmamıştır. Ancak biz istersek secde yaparız'.
Tilavet secdeleri ondört tanedir:
1- Hac suresi (18. ayet-i kerime)
2 - Hac suresi (77. ayet-i kerime)
3- Araf suresi (206. ayet-i kerime)
4- Rad suresi (15. ayet-i kerime)
5- Nahl suresi. (49. ayet-i kerime)
6- İsra suresi (107. ayet-i kerime)
7- Meryem suresi (58. ayet-i kerime)
8- Furkan suresi (60. ayet-i kerime)
9- Nemi suresi (25. ayet-i kerime)
10- Secde suresi. (15. ayet-i kerime)
11- Fussilet suresi. (37. ayet-i kerime).
12- Necm suresi. (62. ayet-i kerime)
13- İnşikak suresi. (21. ayet-i kerime)
14- Alak suresi. (19. ayet-i kerime)

Sad suresi 24. ayet-i kerimedeki secde, tilavet secdesi değil, şükür secdesidir. Dolayısıyla bu ayet-i kerime okunduğunda, şükür secdesi için niyet edilir.
 Kim tilavet secdesi yapmak isterse önce tahrim (iftitah) tekbiri almalıdır. Sonra secdeye gitmek için tekbir alıp namaz secdesi gibi secde yaparak selâm vermelidir. Tilavet secdesinde tahrim (iftitah) tekbiri ile selâm şarttır. Namazın abdestli olmak, yüzünü kıbleye çevirmek gibi şartlarının sehiv secdesinde de olması gerekir.
* Namazda iken Tilavet Secdesi
  Şafiî ve Hanbelî Mezheblerine göre, tilavet secdesi namaz dışında yapılır, namazda yapılırsa onu bozar. Namazın rükû ve secdesi zamanında yapmaya niyet etmekle yerine getirilmiş olmaz.
Şafiî Mezhebi, namazın şartlarına namaz kılan için iki şart daha ilave eder:
1) Secde Maksadıyla Okumamak: Âyeti secde yapmak maksadıyla okumamak gerekir, bu maksatla bilerek ve kasıtlı olarak okuyunca namaz bozulur, ancak cuma günü sabah namazında Secde sûresini okumak sünnettir, cuma günü sabah namazı dışında secde âyetlerini secde maksadıyla okumak suretiyle bilerek ve kasıtlı olarak secde yapmakla namaz bozulur.
2) Bizzat Okumak: Âyeti okuyanın namaz kılanın bizzat kendisi olması gerekir. Okuyan başkası olur ve secde yaparsa namaz kılanın secde yapması gerekmez. Bilerek ve kasıtlı olarak secde yaparsa namazı bozulur.
Hanefî Mezhebine göre, namazın rükû ve secdesi zamanında da şükür secdesi yapılabilir, ancak halkın vacip veya sünnet sanmaması için namaz sonunda yapılması mekruhtur. * (Vecdi Akyüz-Mukayeseli İbadetler İlmihali)

*                          ŞÜKÜR SECDESİ
Şafiilere göre, şükür secdesi namazın içinde yapılamaz. Çocuğun doğması, yahut bir makama erişme gibi bir nimetin gelmesi yahut bir yangından yahut boğulmaktan kurtulma gibi bir kötülüğün uzaklaşması yahut kendisinin veya başkasının bedeninde gördüğü bir hastalıktan ötürü yahut açıktan günah işleyen birini görme durumlarında, yapılması sünnettir.
Şükür secdesi tilavet secdesi gibi yapılır. En sahih görüşe göre, seferi için binek üzerinde yapılması caizdir. Çünkü inip bu secdeyi yapmakta zorluklar vardır. Binekli kişi bineği üzerinde tilavet secdesi yapacak olursa bunu ima ile yapmak caizdir. Sehiv secdesinde olduğu gibi , bu mesele nafile namazlardaki hükme tabidir.
Şafiilere göre, bir belanın uzaklaşması yahut bir nimetin yenilenmesinden ötürü şükür secdesi yapmanın sünnet olduğunun delili yukarıda geçen Ebu Bekre hadisi ile Abdurrahman b. Avf hadisleridir.
Abdurrahman b. Avr demiştir ki : "Hz. Peygamber (a.s.) çıktı ve yüksek binalara doğru yöneldi, içeri girerek kıbleye döndü ve secdeye kapandı. Secdede uzun süre kaldıktan sonra başını kaldırarak şöyle buyurdu: "Cebrail (a.s.) gelerek beni müjdeledi ve dedi ki: "Allah (c.c.) sana şöyle buyuruyor: "Her kim sana salavat getirirse ben de ona rahmet ederim. Her kim sana selam getirirse ben de ona selam ederim. Ben de bunun üzerine Allah'a şükür için secde ettim." (Ahmed, Bezzar, Hakim)
Hasen bir isnadla Ebu Davud'un rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Rabbimden istedim, ümmetim hakkında şefaatçi kılındım. Ümmetimin üçte birini bana verdi. Rabbime şükretmek için secde ettim. sonra başımı kaldırıp yine Rabbimden istedim .. Bu sefer bana yine ümmetimin üçte birini verdi. Bunun üzerine yine Rabbime şükür için secde ettim. Sonra başımı kaldırıp yine Rahbimden istedim. Bu sefer de bana ümmetimin diğer üçte birini verdi. Bundan ötürü de Rabbime şükür için secde ettim. "
Bir belaya uğramış kişinin halini görünce şükür secdesi yapmanın sünnet olduğu hakkındaki delilleri ise Beyhaki'nin rivayet ettiği hadistir: "Hz. Peygamber beladan koruduğu için Allah'a şükretti. " Allah'a isyan eden kişiyi görünce secde etmenin sünnet olduğu ile ilgili delilleri, din ile ilgili olan musibetin dünya ile ilgili olan musibetten daha ağır olmasına binaendir.

Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allahım! Bize dinimizde musibet verme." Kafir olan kimseyi görünce şükür secdesi yapmak daha kuvvetli bir şekilde caiz ve sünnettir.* (İslam Fıkh Ansiklopedisi 2/252)
Tilavet Secdesi ve Şükür Secdesinin Rükûnları Şunlardır:
1- Niyet.
2- Tekbir getirerek secdeye varmak.
3- Bir tane secde yapmak.
4- Oturduktan sonra selam vermek. Şayet secde-i tilavet, namazda yapılıyorsa, cemaat imamına uyar. İmam ve tek başına namaz kılan ise, sadece kalb ile niyet getirirler, dil ile niyet getirilmez.
Secdede, şöyle denir:
              “Secede vechi li-llezi halekahü vve savverehü ve şakke sem’ahü ve besarehü bi havlihi ve kuvvetihi fetebareke-llahü ahsen-ül-halikine.”
Şayet kişi abdestli değilse, 4 defa şöyle der:
“Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illellahü vellahü ekberü ve la havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil-azim.”