29 Mayıs 2020 Cuma

Dört Mezhebin HAC ile ilgili Görüşleri

Sağlıklı Olmayana Hac Farz Mıdır?
Ebû Hanîfe ve Mâlik, sağlıklı olmayı hac yükümlüsü olmanın şartı olarak gördüklerinden bunlara göre sağlıklı olmayan kimseler hac yapmakla mükellef değildir; dolayısıyla yerlerine vekil göndermeleri de gerekmez.

Hanefî imamlardan Ebû Yûsuf ve Muhammed ile Şâfiî ve Hanbelî hukukçularına göre ise, haccedecek mali imkanı olan kişilerden, fiilen haccetmeye engel teşkil eden bir hastalık veya sakatlığı bulunanlar, yerlerine vekil göndermeli veya bunu vasiyet etmelidirler. Fiilen hac etmeye engel hastalık ve sakatlıklar arasında, genel olarak, körlük, kötürümlük ve hac yolculuğuna dayanamayacak derecede hastalık veya yaşlılık durumları gösterilmiştir.
Kadın Tek Başına Hacca Gidebilir Mi?
Hanefî mezhebine göre, haccedebilmek için seferîlik hükümlerinin uygulanacağı bir mesafeyi katetmek durumunda olan kadınlar tek başlarına hac yolculuğuna çıkamazlar."yanlarında eşlerinin veya bir mahremlerinin bulunması" şarttır.Tek başına yapamaz. Çünkü yaya olarak üç günlük(üç konaklık) (100 km) mesafeyi kadın tek başına gidemez.
Şâfiî mezhebinde ise, katedilecek mesafeden ziyade yol emniyeti ve kadınların güvenliği esas alındığından koca veya başka bir mahremin bulunması şart koşulmamış, bunun yerine kadınların bunu sağlayacak şekilde ağırlıklı görüşe göre üç kadının yer aldığı- bir grup oluşturmaları yeterli görülmüştür. Bununla birlikte iki kadının hatta kendini güvenlik içinde hissediyorsa bir kadının -sadece- farz olan hac görevini yerine getirmek için tek başına yola çıkması câiz görülmüştür.
Bir kadın, haccda birkaç kadınla birlikte olursa -namus emniyeti sağlanmıştır- yanında mahremi ve kocasının bu­lunması haccın vücup şartlarından değildir.
İkinci halife Hz Ömer zamanında Hz Aişe validemizin mahfel içinde yanın­da mahremi bulunmadığı halde başka kadınlarla hacc ettiğini de de­lil olarak göstermişlerdir.
Mâlikî mezhebine göre ise, kocası veya bir mahremi bulunmayan yahut ücretle bile olsa kendisiyle birlikte hacca gelmeyen bir kadın, güvenli bir kafile ile birlikte, bu kafilede başka kadınların bulunup bulunmaması dikkate alınmaksızın hac yolculuğuna çıkabilir.
Haccın Farzları Kaçtır?
1- "İhrama girme"
2- "Arafat vakfesi"
3- "Ziyaret tavafı
4- "Say yapmak"
5- "Saçları tıraş etmek"
Hanefîler: İlk üç maddedir.
Mâlikî ve Hanbeli: İlk dört maddedir.
Şâfiîler: Beş madde de farzdır. Bu rükünler yerine getirilirken ilk üçünde sıraya riayet etmenin de farz (rükün veya şart) olduğunu söylemişlerdir. Rükünlerin tamamı, usulüne göre yapılmadıkça, ceza ve kefâret ödemekle hac sahih olmaz. Eksik kalan rüknün tamamlanması veya haccın kazâsı gerekir.
İhrama Girmek İçin Şart Nedir?
1- Niyet
2-Telbiye
Hanefîler: İlk iki maddedir.
Mâlikî ve Hanbeli, Şâfiîler: Niyyet yeterlidir.
İhrama Girme Zamanı
Hac ayları girmeden hac menâsikinden hiçbiri yapılamaz. Ancak ;
Hanefî ve Mâlikîler'e göre, mekruh olmakla birlikte henüz hac ayları başlamadan ihrama girmek câizdir.
Şafilere göre bu durumda hac geçersiz olur. Yapılan hac umre yerine geçer.
İhrama Girmeden Önce Koku Sürünmek:
Mâlikîler kokuyu, hissedilip rengi kalıcı olmayan yasemin, reyhan, gül, menekşe ve benzeri gibi kokular ile kokusu hissedilip rengi kalıcı olan misk, zaferân, kâfur, amber ve benzeri gibi olanlar şeklinde ikiye ayırmaktadırlar. İlkinin koklanması ve kullanılması mekruh olup fidye gerektirmezken ikincisinin kullanılması veya dokunulması kokusu hissedilsin ya da hissedilmesin, eseri kalsın ya da kalmasın mekruh olup fidye gerektirir.
Hanefî ve Hanbelîlere göre, elbiseye koku sürmek hiçbir surette caiz değildir. Cezası bir fitre miktarı sadaka vermektir.
Şâfiî mezhebinin de ihramlıyken elbiseye koku sürmenin caizdir.
Harem Bölgesine İhramsız Girilir Mi?
Hanefi ve Malikilere göre, ister hac ve umre, ister ticaret ve ziyaret gibi başka maksatlarla olsun, doğrudan Mekke'ye veya Harem bölgesine girecek olan afakîlerin mîkat sınırını geçmeden ihrama girmeleri vaciptir. Çünkü ihram bu kutsal beldeye tazim için vacip kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenlerle, başka maksatlar için gelenler arasında fark yoktur.
Şafiî Mezhebinde ise, hac veya umre kastı olmadığında; afakîlerin Harem bölgesine veya Mekke'ye ihramsız girip çıkmaları caizdir.
Arafat'ta Vakfenin Vakti Ne Zamandır?
Üç mezhep: Zeval vaktinden yani güneşin tepe meridyeni üzerine geliş vaktinden bayramın ilk günü "fecr-i sâdık" denilen tan yerinin ağarmaya başladığı zamana kadar geçen süredir.
Hanbelîler'e göre vaktin ilk anı, arefe günü fecr-i sâdık ile başlar. Hanbeliler vakti daha erken başlatmaktadır.
Arafat'ta Ne Kadar Durmalı?
Hanefî: arefe günü gündüz Arafat'ta bulunanların, mazeretsiz olarak güneş batmadan önce Arafat'tan ayrılmamaları vâciptir. Mazeretsiz olarak ayrılan kimse, henüz güneş batmadan bu bölgeye tekrar dönerse, bir şey gerekmez; aksi halde ceza (dem) gerekir.Fakat gündüz Arafat'ta bulunmayıp güneş battıktan sonra gelenlere bir ceza gerekmez.
Hanbeli ve Şâfiîler'e göre, güneş batmadan ayrılanlara da ceza gerekmez.
Mâlikî: gecenin bir cüzünde Arafat'ta bulunmak vakfenin sıhhat şartıdır. Güneş batmadan Arafat'tan ayrılıp bir daha dönmeyen kişinin haccı bâtıl olur.Gündüzün çok az da olsa bir kısmında Arafat'ta bulunmak Mâlikîler'e göre vâciptir. Süresi içinde kısa da olsa bir müddet Arafat'ta bulunamayanlar hacca yetişememiş olurlar. Daha sonraki senelerde yeniden haccetmeleri gerekir.
Ziyaret Tavafı Ne Zaman Başlar?
Hanefî ve Mâliki: ziyaret tavafının vakti bayramın ilk günü fecr-i sâdıktan itibaren başlar.
Şâfiî ve Hanbeli: ise ziyaret tavafının vakti, arefe günü gece yarısından itibaren başlar.
Ziyaret Tavafının Son Süresi Ne Zaman Biter?
Ebû Hanîfe'ye göre Ziyaret tavafı ilk vaktinden sonra her zaman yapılabilirse de( ancak vacip terk edildiği için dem gerekir)   bu tavafın kurban kesme günlerinde, yani bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapılması gerekir;
Mâlikîler'e göre ise zilhiccenin sonuna kadar yapılması vâciptir. Mazeretsiz olarak daha sonraya bırakılırsa ceza (dem) gerekir.
Şâfiî ve Hanbelîler ile Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise, ziyaret tavafının bayramın ilk üç gününde yapılması vâcip değil, sünnettir. Mazeretsiz olarak daha sonra yapılması mekruh ise de ceza gerekmez.
Mina'da Gecelemeli Midir?
Hanefî: şeytan taşlanan günlerde Mina'da gecelemek sünnettir.
Diğer üç mezhepte ise, mazereti olmayanların bu gecelerden her birinin yarıdan çoğunda Mina'da bulunmaları vâciptir. Aksi halde ceza gerekir.
Hacda Telbiyeye Ne Zaman Son Verilir?
Hanefî ve Şafiî Mezheple­rine göre Akabe cemresine ilk taş atılınca, telbiyeye son verilir; bu anda telbiyelere cevap verilmiş olur.
Maliki Mezhebine göre, arefe gününün zevalinden itibaren telbiyeye son verilir. Çünkü o gün, Arafat'ta vakfe yapmakla en bü­yük rükün yerine gelmiş, dolayısıyla telbiyeye cevap verilmiş olur.

ŞEYTAN TAŞLAMANIN GÜN İÇİNDEKİ VAKTİ NE ZAMANDIR?
Hanefi: taşlama, mutlaka fecirden sonra yapılır.
Şafiî: şeytan taşlamanın vakti, bayram ge­cesinin yarısından başlar, teşrik günlerinin sonuna kadar devam eder.
Maliki: teşrik günlerindeki taşlamaların vakti, her gün zevalden güneş batana kadarki zamandır. Taşla­mayı zevalden önce yapmak sahih değildir; iade edilmezse dem ge­rekir; her gün öğle namazından önce taşlama yapmak menduptur.
Hanbelî: taşlama, Arafat'ta vakfe yaptıktan sonra gece yarısından başlar; bununla birlikte, teşrik günlerindeki taşlamaları zevalden önce yapmak sahih değildir.
Şeytan Taşlamayanın Cezası?
Maliki: taşlamanın bütününü veya bazısını, ya da bi­rini terkedene dem gerekir.
Hanefi: bütünü veya sadece akabe cemresindeki taşlama terkedilirse dem; bir veya daha fazla cemre terkedilirse, her biri için bir fitre gerekir.
Şafii: biri için bir, ikisi için iki müd buğday tasadduk etmek, üçü için dem kesmek gerekir.

Vaktinde Atılamayan Taşların Kazası
Ebû Hanîfe ve İmam Mâlik'e göre, vaktinde atılamayan taşlar, taşlama süresi içinde kazâ edilse de cezası düşmez. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise taş atma süresi içinde kazâ edildiği takdirde ( bayramın son günü ,en son vakittir)cezası düşer.
Şâfiî ve Hanbelîler'e göre ise vaktinde atılamayan taşlar bayramın dördüncü günü güneş batmadan önce atıldığı takdirde, kazâ değil, eda sayılır. Gecikmeden dolayı ceza da gerekmez.
Şeytan Taşlandıktan Sonra Tıraş ile Kurban, Nerede ve Ne Zaman, ayrıca sırası var mı?
Hanefî Mezhebine göre, ihramdan çıkabilmek için, bay­ram günlerinde ve Harem bölgesinde tıraş olmak vaciptir. Bu gün­lerde tıraş olmadıkça ihramdan çıkılmaz; Harem bölgesi dışında tıraş olunursa kurban kesmek gerekir.
Ebu Yusuf’a göre, tıraş için belli bir zaman ve yer yoktur; eş-Şeybani'ye göre belli yer vardır, fakat zaman yoktur; Züfer'e göre belli zaman vardır, yer yoktur; Ebu Hanife'ye göre, hem belli zaman ve hem de yer vardır. Tıraş bayram günlerinden sonra ve Harem dışında yapılınca, Ebu Hanife'ye göre dem gerekir; Ebu Yusuf’a göre dem gerekmez; eş-Şeybani'ye göre Harem, Züfer'e göre bayram günleri dışında tıraş olunduğu için dem gerekir.
İmam Malike göre, akabe cemresini taşlamazdan önce tıraş olana fidye gerekir; Fakat akabe cemresini taş­ladıktan sonra, kurbandan önce tıraş olana, Malik'e göre hiçbir ceza gerekmez
Eş-Şafiî, Ahmed b. Hanbel'e göre, hiçbir ceza gerekmez. ; Ebu Hanife'ye göre, taşlamadan veya kurbandan önce tıraş olana dem, -kıran haccı yapıyorsa iki dem- gerekir; Zü­fer'e göre, kıran haccı yapana üç dem gerekir. Taşlama yapmadan önce kurban kesene hiçbir ceza gerekmez;
Saçın Ne Kadarı Traş Edilmelidir?
Hanefîler'e göre saçların tıraş edilmesi veya kısaltılmasında vâcip olan miktar, başın en az dörtte birindeki saçlardır. Başın sadece dörtte birinde veya daha az kısmında saç varsa, hepsinin tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekir. Ne kadar kısmında olursa olsun, saçların tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması ise sünnettir.
Şâfiîler'de, vâcibin ifası için üç tel saçın tıraş edilmesi veya kısaltılması yeterlidir.
Mâlikî ve Hanbelîler'e göre ise saçların tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması vâciptir.
Veda Tavafının Hükmü
Hanefî mezhebinde vedâ tavafının Mekke'den ayrılırken yapılması daha faziletli ise de önceden yapmak da câizdir. Veda tavafını yaptıktan sonra hemen Mekke’den ayrılmak sünnet ise de ayrılmayıp bazı işlerle meşgul olsa yeniden veda tavafı yapması gerekmez.
Hanbelîler'e göre, vedâ tavafı Mekke'den ayrılırken yapılır. Aksi halde iadesi gerekir.
Şafii mezhebine göre, veda tavafının, bütün işler bitirildikten sonra tam yola koyulmak üzere iken yapılması ve yapıldıktan hemen sonra dönüş yolculuğuna başlanması vaciptir. Aksi halde iadesi gerekir.
Mâlikîler'e göre ise vedâ tavafı vâcip değil sünnettir.
Hac türlerinin fazilet bakımından sırası nedir?
Hanefîler'e göre kırân, temettu‘, ifrad;
Şâfiîler'e göre aynı yıl arkasından umre yapmak şartıyla ifrad, temettu, kırân;
Mâlikîler'e göre ifrad, kırân, temettu‘;
Hanbelîler'e göre ise temettu‘, ifrad, kırân şeklindedir.
Bu görüş ayrılığının sebebi, Hz. Peygamber’in yaptığı haccın eda biçimine ilişkin rivayetlerin farklı olmasıdır.
Mekkeliler Temettü Haccı Yapabilir Mi?
Üç mezhebe göre, Mekkeliler, temettü haccı yapabilir, fakat hedy ve oruç gerekmez.
Malik'e göre, Mekkelilerin temettü haccı yapması mekruh­tur.
Kadınlar Özel Hallerinde Kabe’de Haccın Tavafını Yapabilir Mi?
Cumhura göre taharet tavafın sahih olmasının şartıdır. Bu durumda adetli iken tavaf cumhura göre sahih değildir.
Hanefîlere göre ise tavafın vâciplerindendir. Bu durumda yapılan tavafın iadesi vaciptir. İade edilmediği takdirde de bedene gerekmektedir.
Bu hususta Hz. Âişe (ra)'den rivayet edilen hadis-i şerifin anlattığı son derece açıktır. Normal durumlarda adetli bir hanım, âdeti sona erinceye kadar Kabe'yi tavaf edemeyecektir. Bu durumda farz tavaf için refakatçisi yanında kalacak, temizlenip tavafını yaptıktan sonra beraberce döneceklerdir.
Geçmişte asırlar boyu uygulama hep böyle olmuştur. Selef böyle hareket etmiş, ilim adamları da böyle söylemişlerdir. Âlimler hac emîrine hayızlı kadınlar temizlenip tavaf yapıncaya kadar kalmasını emretmişlerdir.
İbn Kayyim el-Cevziyye: “Hac ibadetinin ifa edildiği ilk zamanlarda hacca gelen kafile, bireylerinin hepsi görevlerini bitirmedikçe memleketine dönmezdi. Mesela kafileden bir kadın hayız görür de tavafını yapamazsa kafile o kadının hayızdan temizlenmesini bekler, kadın temizlenir tavafını yapar ondan sonra memleketlerine dönerlerdi. Fakat günümüzde durum böyle değildir. Dünyanın bir köşesinden ibadet için hacca gelmiş bir kadın, tavaf günlerinde hayızlı olursa tavafını yapamaz. Fakat hayızdan temizleninceye kadar kafilesi onu beklemeyebilir, ülkesine döner. Kadın da onlardan ayrılamayacağına göre, tavaf yapmadan ülkesine dönme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. O zaman burada bir zaruret durumu vardır. Ve zaruretler haramları mubah kılar. Eğer kafile, kadının temizleneceği güne kadar Mekke’de kalacaksa kadın temizleninceye kadar haccın tüm gereklerini yerine getirir ama tavaf etmez. Temizlendiği zaman tavafını yerine getirir. Fakat kafile kadının temizleneceği zamana kadar Mekke’de kalmayacaksa o zaman kadın hayızlı olduğu halde ziyaret tavafını yerine getirir.” (İbn Kayyım el-Cevziyye, İ’lamu’l-Muvakkıîn, Beyrut, 1986, c. 3, s. 25-40)
Safa Merve Tepeleri Say Yapmanın Hükmü Nedir?
Fakihler, Safa ile Merve arasında sa´y yapma hususunda üç kısma ayrılmışlardır.
1. Sa´y yapma. Haccın rükünlerindendir. Kim say yapmazsa, Haccı batıl (geçersiz)dir. Bu, Şafiî ve Maliki mezheblerinin görüşü olduğu gibi imam Ahmed bin Hanbel (ra)´in iki rivayetinden birisidir. Onlar da. Saha­belerden İbn-i Ömer (ra), Cabir (ra) ve Aişe (r.anha)´dan rivayet etmiş­lerdir.
2. Safa ile Merve arasında sa´y yapma, rükün değil. Haccın vaclblerindendir. Hacı. sa´y yapmayı terkederse, kurban (koyun veya keçi) ket»-mesi lazımdır. Bu görüş, imam-ı Azam Ebu Hanife (ra) ile İmam Sevrl (ra)nindir.
3. Sa´y yapmak, vacib değil, sünnettir. Bir kimse sa´y yapmayı terke-derse hiçbir şey lazım gelmez. Haccı tamamdır. Bu görüş, sahabelerden Ibn-i Abbas (ra) ve Enes bin Malik (ra)indir. imam Ahmed bin Hanbel (ra)´den de böyle bir görüş rivayet edilmiştir.
Temettü Haccında Kurban Bulamayan Orucunu Nasıl Tutmalı?
Imam-ı Azam (ra)´a göre kişi bu orucu, hacc aylarında tutar. Yani umre­sini bitirdikten sonra hacc için ihrama girmeden önce orucunu tutar. Fa­ziletli olan. Zilhicce, ayının 7,8,9. günleri tutulmasıdır. Hanefiler, «hacta üç gün» ifadesinden mak­sat, hac aylandır der.
İmam Şafiî (ra)´ye göre ise kişi bu orucu yalnız hacc niyetiyle ihrama girdiği günden bay­rama kadar ki zamanda tutar. Şafiiler ise «hacta üç gün» ifadesinden murat, ihrama girdiği günlerdir, der­ler.
Şafiiler yedi gün olarak tutulacak orucun vakti hususunda, «Ülkesine dönüp ailesine kavuştuktan sonradır» derler
Hanbeliler İse, «Yedi günlük oruç, yolda da tutulabilir. Ülkesine ve ailesine kavuştuktan sonra tutmak şart değildir» demektedirler.
Hacda Kesilen Kurbanın Eti Yenilir Mi?
Hanbeli ve Hanefilere göre kurbanı kesen, Temettü haccı, Kran haccı ve nafile hacların kurbanlarından yiyebilir. Fakat hacda işlenilen ha­tadan dolayı kesilen kurbanın etinden kendisi yiyemez.
İmam Malik (ra)'e göre ise Temettü, Kran ve nafile hacların kurban­ları ile bir hatadan dolayı kesilen kurbanların etlerinden kurban sahibi yer. Ancak baş veya vücudundaki bir hastalıktan dolayı ihramlı kalması tıbben mahzurlu olan hacı ihramdan çıkarak ceza kurbanı keser ki işte bundan ve hac esnasında av yapmışsa buna karşılık keseceği ceza kur­banından ve bir de Mekke fakirlerine hac mevsimi kesmek üzere nezredilen kurbanın etinden yiyemez.
Şafiilere göre' Temettü haccının, Kıran haccının, ceza kurbanının, av cezasının ve nezir kurbanının eti sahibi tarafından yenilemez. Kurban sa­hibi yalnız nafile olarak kestiği kurbanın etinden yiyebilir.
Mekkeliler Temettü Haccı Yapabilir Mi?
Hanefi’ye göre MEKKE halkın temeddü haccı yapamaz.
Şafii, Maliki ve Hanbeli’ye göre, Mekkeliler kerahetsiz olarak Temeddü haccı yapabilir. Onların kur­ban kesmesi veya yerine oruç tutması lazım değildir.
Hac Ayları Hangi Aylardır?
İmam Malik (ra)´e göre hacc ayları, Şevval, Zilkade ayları ile Zilhicce´nln tümüdür, tbn-i Mesud (ra). Ata (ra) ve Mücahid (ra) de bu görüştedirler.
İmam Şafii , imamı azam ve İmam Ahmed bin Hanbel (ra)´e göre ise Şevval. Zilka­de aylan ile Zilhicce ayından on gündür.
Kişi Yerine Başkasını Vekil Olarak Hacca Gönderebilir Mi?
Herhangi bir sebeple kendisi bizzat hacca gidemeyen kimsenin, yerine bir başkasını göndermesine bedel denilir. Mâlikiler hariç, diğer mezhep mensuplarına göre hac niyabet (yani vekâlet) kabul eder. Üç mezhebin dayandığı delil, ibn-i Abbâs'tan rivayet edilen bir hadistir: Hz. Peygamber'e, babasının kendisine farz olan haccı yapamadan öldüğünü, onun yerine kendisinin haccedip edemeyeceğini sormuş, Allah'ın Elçisi de, "Evet (onun yerine haccedebilirsin)" demiştir.
Hanefilere, Şâfiilere ve Hanbelilere göre insan, hac için kendi yerine bir başkasını gönderebilir.
İmâm Mâlik'e göre hacca gidemeyen kimsenin, başka birini yerine göndermesi gerekmez.
Umre Farz Mı Sünnet Mi?
Şafiî (ra) ve Hanbeli´lere göre, hacc yapan kimse için umre yapmak farzdır. Hacc mevsimi dışında yapılan umre ise sünnettir.
Maliki ve Hanefilere göre ise. umre yapmak sünnettir.
İhramda Olan Kişi Haccı Yapamadığı Takdirde İhramdan Çıkması Hangi Durumlarda Mübahtır?
Hanefilere göre ise hacc veya umre yapan kimsenin, Mekke´ye girme­sine engel olan düşman, hastalık, baskın, azığın elinden çıkması, bineğin kaybolması ve kadın mahreminin yolda ölmesi gibi sebeplere İhsar denir.
Maliki, Şafii ve Hanbelilere göre, «ihsâr»ın sebebi, yalnız düşmandır. Çünkü, «...Fakat (herhangi bir sebeple bunlardan) alıkonulursanız o halde kolayınıza gelen kurbanı gönderin)...» Bakara 196 âyeti, Resulullah (sav) ve arka­daşlarının Hudeybiye´de İhramlı oldukları halde, Mekke müşrikleri tara­fından alıkonulmaları hususunda nazil olmuştur. Âyetin nüzul sebebi ve tarihi gösteriyor ki, «İhsâr» yalnız düşmanların engellemesinden doğar. Abdullah Ibni Abbas (ra) da bu görüştedir.
Şafii, Maliki ve Hanbelilere göre ise şüphesiz âyetteki, "...Emin oldu­ğunuz vakit...» tabirinden anlaşılan, yalnız hastalığın değil düşmanın insana mani olmasıdır. Eğer hastalık ihsârın sebeplerinden olsaydı Allah’ın «Emin olduğunuz vakit» tabiri yerine, «Siz iyileştiğiniz vakit» ifade­sini buyurması gerekirdi.