Sağlıklı Olmayana Hac Farz
Mıdır?
Ebû Hanîfe ve
Mâlik, sağlıklı olmayı hac yükümlüsü olmanın şartı olarak gördüklerinden bunlara
göre sağlıklı olmayan kimseler hac yapmakla mükellef değildir; dolayısıyla
yerlerine vekil göndermeleri de gerekmez.
Hanefî imamlardan Ebû Yûsuf ve Muhammed
ile Şâfiî ve Hanbelî hukukçularına göre ise, haccedecek mali imkanı olan
kişilerden, fiilen haccetmeye engel teşkil eden bir hastalık veya sakatlığı
bulunanlar, yerlerine vekil göndermeli veya bunu vasiyet etmelidirler. Fiilen
hac etmeye engel hastalık ve sakatlıklar arasında, genel olarak, körlük,
kötürümlük ve hac yolculuğuna dayanamayacak derecede hastalık veya yaşlılık
durumları gösterilmiştir.
Kadın Tek Başına Hacca
Gidebilir Mi?
Hanefî mezhebine göre, haccedebilmek
için seferîlik hükümlerinin uygulanacağı bir mesafeyi katetmek durumunda olan
kadınlar tek başlarına hac yolculuğuna çıkamazlar."yanlarında eşlerinin
veya bir mahremlerinin bulunması" şarttır.Tek başına yapamaz. Çünkü yaya
olarak üç günlük(üç konaklık) (100 km) mesafeyi kadın tek başına gidemez.
Şâfiî mezhebinde ise, katedilecek mesafeden
ziyade yol emniyeti ve kadınların güvenliği esas alındığından koca veya başka
bir mahremin bulunması şart koşulmamış, bunun yerine kadınların bunu sağlayacak
şekilde ağırlıklı görüşe göre üç kadının yer aldığı- bir grup oluşturmaları
yeterli görülmüştür. Bununla birlikte iki kadının hatta kendini güvenlik içinde
hissediyorsa bir kadının -sadece- farz olan hac görevini yerine getirmek için
tek başına yola çıkması câiz görülmüştür.
Bir kadın, haccda
birkaç kadınla birlikte olursa -namus emniyeti sağlanmıştır- yanında mahremi ve
kocasının bulunması haccın vücup şartlarından değildir.
İkinci halife Hz Ömer
zamanında Hz Aişe validemizin mahfel içinde yanında mahremi bulunmadığı halde
başka kadınlarla hacc ettiğini de delil olarak göstermişlerdir.
Mâlikî mezhebine göre ise, kocası veya bir
mahremi bulunmayan yahut ücretle bile olsa kendisiyle birlikte hacca gelmeyen
bir kadın, güvenli bir kafile ile birlikte, bu kafilede başka kadınların
bulunup bulunmaması dikkate alınmaksızın hac yolculuğuna çıkabilir.
Haccın Farzları Kaçtır?
1- "İhrama girme"
2- "Arafat
vakfesi"
3- "Ziyaret
tavafı
4- "Say
yapmak"
5- "Saçları tıraş
etmek"
Hanefîler: İlk üç maddedir.
Mâlikî ve Hanbeli: İlk dört
maddedir.
Şâfiîler: Beş madde de farzdır.
Bu rükünler yerine getirilirken ilk üçünde sıraya riayet etmenin de farz (rükün
veya şart) olduğunu söylemişlerdir. Rükünlerin tamamı, usulüne göre yapılmadıkça,
ceza ve kefâret ödemekle hac sahih olmaz. Eksik kalan rüknün tamamlanması veya
haccın kazâsı gerekir.
İhrama Girmek İçin Şart
Nedir?
1- Niyet
2-Telbiye
Hanefîler: İlk iki maddedir.
Mâlikî ve Hanbeli, Şâfiîler: Niyyet yeterlidir.
İhrama Girme Zamanı
Hac ayları girmeden
hac menâsikinden hiçbiri yapılamaz. Ancak ;
Hanefî ve Mâlikîler'e
göre, mekruh olmakla birlikte henüz hac ayları başlamadan ihrama girmek câizdir.
Şafilere göre bu durumda hac
geçersiz olur. Yapılan hac umre yerine geçer.
İhrama Girmeden Önce Koku
Sürünmek:
Mâlikîler kokuyu,
hissedilip rengi kalıcı olmayan yasemin, reyhan, gül, menekşe ve benzeri gibi
kokular ile kokusu hissedilip rengi kalıcı olan misk, zaferân, kâfur, amber ve
benzeri gibi olanlar şeklinde ikiye ayırmaktadırlar. İlkinin koklanması ve
kullanılması mekruh olup fidye gerektirmezken ikincisinin kullanılması veya
dokunulması kokusu hissedilsin ya da hissedilmesin, eseri kalsın ya da kalmasın
mekruh olup fidye gerektirir.
Hanefî ve Hanbelîlere göre, elbiseye
koku sürmek hiçbir surette caiz değildir. Cezası bir fitre miktarı sadaka
vermektir.
Şâfiî mezhebinin de
ihramlıyken elbiseye koku sürmenin caizdir.
Harem Bölgesine İhramsız
Girilir Mi?
Hanefi ve Malikilere
göre, ister hac ve umre, ister ticaret ve ziyaret gibi başka maksatlarla olsun,
doğrudan Mekke'ye veya Harem bölgesine girecek olan afakîlerin mîkat sınırını
geçmeden ihrama girmeleri vaciptir. Çünkü ihram bu kutsal beldeye tazim için
vacip kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenlerle, başka maksatlar için
gelenler arasında fark yoktur.
Şafiî Mezhebinde ise, hac veya umre kastı
olmadığında; afakîlerin Harem bölgesine veya Mekke'ye ihramsız girip çıkmaları
caizdir.
Arafat'ta Vakfenin Vakti
Ne Zamandır?
Üç mezhep: Zeval vaktinden
yani güneşin tepe meridyeni üzerine geliş vaktinden bayramın ilk günü
"fecr-i sâdık" denilen tan yerinin ağarmaya başladığı zamana kadar
geçen süredir.
Hanbelîler'e göre vaktin ilk anı,
arefe günü fecr-i sâdık ile başlar. Hanbeliler vakti daha erken başlatmaktadır.
Arafat'ta Ne Kadar Durmalı?
Hanefî: arefe günü
gündüz Arafat'ta bulunanların, mazeretsiz olarak güneş batmadan önce Arafat'tan
ayrılmamaları vâciptir. Mazeretsiz olarak ayrılan kimse, henüz güneş batmadan
bu bölgeye tekrar dönerse, bir şey gerekmez; aksi halde ceza (dem)
gerekir.Fakat gündüz Arafat'ta bulunmayıp güneş battıktan sonra gelenlere bir
ceza gerekmez.
Hanbeli ve Şâfiîler'e
göre, güneş batmadan ayrılanlara da ceza gerekmez.
Mâlikî: gecenin bir cüzünde
Arafat'ta bulunmak vakfenin sıhhat şartıdır. Güneş batmadan Arafat'tan ayrılıp
bir daha dönmeyen kişinin haccı bâtıl olur.Gündüzün çok az da olsa bir kısmında
Arafat'ta bulunmak Mâlikîler'e göre vâciptir. Süresi içinde kısa da olsa bir
müddet Arafat'ta bulunamayanlar hacca yetişememiş olurlar. Daha sonraki
senelerde yeniden haccetmeleri gerekir.
Ziyaret Tavafı Ne Zaman
Başlar?
Hanefî ve Mâliki: ziyaret
tavafının vakti bayramın ilk günü fecr-i sâdıktan itibaren başlar.
Şâfiî ve Hanbeli: ise ziyaret
tavafının vakti, arefe günü gece yarısından itibaren başlar.
Ziyaret Tavafının Son
Süresi Ne Zaman Biter?
Ebû Hanîfe'ye göre Ziyaret tavafı
ilk vaktinden sonra her zaman yapılabilirse de( ancak vacip terk edildiği
için dem gerekir) bu tavafın kurban kesme günlerinde, yani bayramın
üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapılması gerekir;
Mâlikîler'e göre ise zilhiccenin sonuna
kadar yapılması vâciptir. Mazeretsiz olarak daha sonraya bırakılırsa ceza (dem)
gerekir.
Şâfiî ve Hanbelîler ile Ebû Yûsuf ve
İmam Muhammed'e göre ise, ziyaret tavafının bayramın ilk üç gününde
yapılması vâcip değil, sünnettir. Mazeretsiz olarak daha sonra yapılması mekruh
ise de ceza gerekmez.
Mina'da Gecelemeli Midir?
Hanefî: şeytan taşlanan
günlerde Mina'da gecelemek sünnettir.
Diğer üç mezhepte ise, mazereti
olmayanların bu gecelerden her birinin yarıdan çoğunda Mina'da bulunmaları
vâciptir. Aksi halde ceza gerekir.
Hacda Telbiyeye Ne Zaman
Son Verilir?
Hanefî ve Şafiî
Mezheplerine göre Akabe cemresine ilk taş atılınca, telbiyeye son verilir; bu anda
telbiyelere cevap verilmiş olur.
Maliki Mezhebine göre, arefe gününün
zevalinden itibaren telbiyeye son verilir. Çünkü o gün, Arafat'ta vakfe
yapmakla en büyük rükün yerine gelmiş, dolayısıyla telbiyeye cevap verilmiş
olur.
ŞEYTAN TAŞLAMANIN GÜN İÇİNDEKİ
VAKTİ NE ZAMANDIR?
Hanefi: taşlama, mutlaka
fecirden sonra yapılır.
Şafiî: şeytan
taşlamanın vakti, bayram gecesinin yarısından başlar, teşrik günlerinin sonuna
kadar devam eder.
Maliki: teşrik günlerindeki
taşlamaların vakti, her gün zevalden güneş batana kadarki zamandır. Taşlamayı
zevalden önce yapmak sahih değildir; iade edilmezse dem gerekir; her gün öğle
namazından önce taşlama yapmak menduptur.
Hanbelî: taşlama,
Arafat'ta vakfe yaptıktan sonra gece yarısından başlar; bununla birlikte,
teşrik günlerindeki taşlamaları zevalden önce yapmak sahih değildir.
Şeytan Taşlamayanın Cezası?
Maliki: taşlamanın bütününü
veya bazısını, ya da birini terkedene dem gerekir.
Hanefi: bütünü veya sadece
akabe cemresindeki taşlama terkedilirse dem; bir veya daha fazla cemre
terkedilirse, her biri için bir fitre gerekir.
Şafii: biri için bir,
ikisi için iki müd buğday tasadduk etmek, üçü için dem kesmek gerekir.
Vaktinde Atılamayan
Taşların Kazası
Ebû Hanîfe ve İmam
Mâlik'e göre, vaktinde atılamayan taşlar, taşlama süresi içinde kazâ edilse de cezası
düşmez. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise taş atma süresi içinde kazâ
edildiği takdirde ( bayramın son günü ,en son vakittir)cezası düşer.
Şâfiî ve Hanbelîler'e
göre ise vaktinde atılamayan taşlar bayramın dördüncü günü güneş batmadan
önce atıldığı takdirde, kazâ değil, eda sayılır. Gecikmeden dolayı ceza da
gerekmez.
Şeytan Taşlandıktan Sonra
Tıraş ile Kurban, Nerede ve Ne Zaman, ayrıca sırası var mı?
Hanefî Mezhebine göre, ihramdan
çıkabilmek için, bayram günlerinde ve Harem bölgesinde tıraş olmak vaciptir.
Bu günlerde tıraş olmadıkça ihramdan çıkılmaz; Harem bölgesi dışında tıraş
olunursa kurban kesmek gerekir.
Ebu Yusuf’a göre, tıraş için belli
bir zaman ve yer yoktur; eş-Şeybani'ye göre belli yer vardır, fakat zaman
yoktur; Züfer'e göre belli zaman vardır, yer yoktur; Ebu Hanife'ye göre, hem
belli zaman ve hem de yer vardır. Tıraş bayram günlerinden sonra ve Harem
dışında yapılınca, Ebu Hanife'ye göre dem gerekir; Ebu Yusuf’a göre dem
gerekmez; eş-Şeybani'ye göre Harem, Züfer'e göre bayram günleri dışında tıraş
olunduğu için dem gerekir.
İmam Malike göre, akabe cemresini
taşlamazdan önce tıraş olana fidye gerekir; Fakat akabe cemresini taşladıktan
sonra, kurbandan önce tıraş olana, Malik'e göre hiçbir ceza gerekmez
Eş-Şafiî, Ahmed b.
Hanbel'e göre, hiçbir ceza gerekmez. ; Ebu Hanife'ye göre, taşlamadan veya kurbandan önce
tıraş olana dem, -kıran haccı yapıyorsa iki dem- gerekir; Züfer'e göre, kıran
haccı yapana üç dem gerekir. Taşlama yapmadan önce kurban kesene hiçbir ceza
gerekmez;
Saçın Ne Kadarı Traş
Edilmelidir?
Hanefîler'e göre saçların tıraş
edilmesi veya kısaltılmasında vâcip olan miktar, başın en az dörtte birindeki
saçlardır. Başın sadece dörtte birinde veya daha az kısmında saç varsa,
hepsinin tıraş edilmesi veya kısaltılması gerekir. Ne kadar kısmında olursa
olsun, saçların tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması ise sünnettir.
Şâfiîler'de, vâcibin ifası
için üç tel saçın tıraş edilmesi veya kısaltılması yeterlidir.
Mâlikî ve Hanbelîler'e göre ise saçların
tamamının tıraş edilmesi veya kısaltılması vâciptir.
Veda Tavafının Hükmü
Hanefî mezhebinde vedâ tavafının
Mekke'den ayrılırken yapılması daha faziletli ise de önceden yapmak da câizdir.
Veda tavafını yaptıktan sonra hemen Mekke’den ayrılmak sünnet ise de ayrılmayıp
bazı işlerle meşgul olsa yeniden veda tavafı yapması gerekmez.
Hanbelîler'e göre, vedâ tavafı
Mekke'den ayrılırken yapılır. Aksi halde iadesi gerekir.
Şafii mezhebine göre, veda tavafının,
bütün işler bitirildikten sonra tam yola koyulmak üzere iken yapılması ve
yapıldıktan hemen sonra dönüş yolculuğuna başlanması vaciptir. Aksi halde
iadesi gerekir.
Mâlikîler'e göre ise vedâ tavafı
vâcip değil sünnettir.
Hac türlerinin fazilet
bakımından sırası nedir?
Hanefîler'e göre kırân, temettu‘,
ifrad;
Şâfiîler'e göre aynı yıl
arkasından umre yapmak şartıyla ifrad, temettu, kırân;
Mâlikîler'e göre ifrad, kırân,
temettu‘;
Hanbelîler'e göre ise temettu‘,
ifrad, kırân şeklindedir.
Bu görüş ayrılığının sebebi, Hz. Peygamber’in
yaptığı haccın eda biçimine ilişkin rivayetlerin farklı olmasıdır.
Mekkeliler Temettü Haccı
Yapabilir Mi?
Üç mezhebe göre, Mekkeliler,
temettü haccı yapabilir, fakat hedy ve oruç gerekmez.
Malik'e göre, Mekkelilerin temettü
haccı yapması mekruhtur.
Kadınlar Özel Hallerinde
Kabe’de Haccın Tavafını Yapabilir Mi?
Cumhura göre taharet tavafın sahih
olmasının şartıdır. Bu durumda adetli iken tavaf cumhura göre sahih değildir.
Hanefîlere göre ise tavafın
vâciplerindendir. Bu durumda yapılan tavafın iadesi vaciptir. İade edilmediği
takdirde de bedene gerekmektedir.
Bu hususta Hz. Âişe
(ra)'den rivayet edilen hadis-i şerifin anlattığı son derece açıktır. Normal
durumlarda adetli bir hanım, âdeti sona erinceye kadar Kabe'yi tavaf
edemeyecektir. Bu durumda farz tavaf için refakatçisi yanında kalacak,
temizlenip tavafını yaptıktan sonra beraberce döneceklerdir.
Geçmişte asırlar boyu
uygulama hep böyle olmuştur. Selef böyle hareket etmiş, ilim adamları da böyle
söylemişlerdir. Âlimler hac emîrine hayızlı kadınlar temizlenip tavaf yapıncaya
kadar kalmasını emretmişlerdir.
İbn Kayyim el-Cevziyye: “Hac ibadetinin ifa
edildiği ilk zamanlarda hacca gelen kafile, bireylerinin hepsi görevlerini
bitirmedikçe memleketine dönmezdi. Mesela kafileden bir kadın hayız görür de
tavafını yapamazsa kafile o kadının hayızdan temizlenmesini bekler, kadın
temizlenir tavafını yapar ondan sonra memleketlerine dönerlerdi. Fakat
günümüzde durum böyle değildir. Dünyanın bir köşesinden ibadet için hacca
gelmiş bir kadın, tavaf günlerinde hayızlı olursa tavafını yapamaz. Fakat
hayızdan temizleninceye kadar kafilesi onu beklemeyebilir, ülkesine döner.
Kadın da onlardan ayrılamayacağına göre, tavaf yapmadan ülkesine dönme
tehlikesi ile karşı karşıya kalır. O zaman burada bir zaruret durumu vardır. Ve
zaruretler haramları mubah kılar. Eğer kafile, kadının temizleneceği güne kadar
Mekke’de kalacaksa kadın temizleninceye kadar haccın tüm gereklerini yerine
getirir ama tavaf etmez. Temizlendiği zaman tavafını yerine getirir. Fakat
kafile kadının temizleneceği zamana kadar Mekke’de kalmayacaksa o zaman kadın
hayızlı olduğu halde ziyaret tavafını yerine getirir.” (İbn Kayyım
el-Cevziyye, İ’lamu’l-Muvakkıîn, Beyrut, 1986, c. 3, s. 25-40)
Safa Merve Tepeleri Say
Yapmanın Hükmü Nedir?
Fakihler, Safa ile
Merve arasında sa´y yapma hususunda üç kısma ayrılmışlardır.
1. Sa´y yapma. Haccın
rükünlerindendir. Kim say yapmazsa, Haccı batıl (geçersiz)dir. Bu, Şafiî ve
Maliki mezheblerinin görüşü olduğu gibi imam Ahmed bin Hanbel (ra)´in iki
rivayetinden birisidir. Onlar da. Sahabelerden İbn-i Ömer (ra), Cabir (ra) ve
Aişe (r.anha)´dan rivayet etmişlerdir.
2. Safa ile Merve
arasında sa´y yapma, rükün değil. Haccın vaclblerindendir. Hacı. sa´y yapmayı
terkederse, kurban (koyun veya keçi) ket»-mesi lazımdır. Bu görüş, imam-ı Azam
Ebu Hanife (ra) ile İmam Sevrl (ra)nindir.
3. Sa´y yapmak, vacib değil, sünnettir.
Bir kimse sa´y yapmayı terke-derse hiçbir şey lazım gelmez. Haccı tamamdır. Bu
görüş, sahabelerden Ibn-i Abbas (ra) ve Enes bin Malik (ra)indir. imam Ahmed
bin Hanbel (ra)´den de böyle bir görüş rivayet edilmiştir.
Temettü Haccında Kurban
Bulamayan Orucunu Nasıl Tutmalı?
Imam-ı Azam (ra)´a
göre kişi bu orucu, hacc aylarında tutar. Yani umresini bitirdikten sonra hacc
için ihrama girmeden önce orucunu tutar. Faziletli olan. Zilhicce, ayının
7,8,9. günleri tutulmasıdır. Hanefiler, «hacta üç gün» ifadesinden maksat, hac
aylandır der.
İmam Şafiî (ra)´ye
göre ise kişi bu orucu yalnız hacc niyetiyle ihrama girdiği günden bayrama kadar
ki zamanda tutar. Şafiiler ise «hacta üç gün» ifadesinden murat, ihrama girdiği
günlerdir, derler.
Şafiiler yedi gün olarak
tutulacak orucun vakti hususunda, «Ülkesine dönüp ailesine kavuştuktan
sonradır» derler
Hanbeliler İse, «Yedi günlük oruç,
yolda da tutulabilir. Ülkesine ve ailesine kavuştuktan sonra tutmak şart
değildir» demektedirler.
Hacda Kesilen Kurbanın Eti
Yenilir Mi?
Hanbeli ve Hanefilere göre kurbanı kesen,
Temettü haccı, Kran haccı ve nafile hacların kurbanlarından yiyebilir. Fakat
hacda işlenilen hatadan dolayı kesilen kurbanın etinden kendisi yiyemez.
İmam Malik (ra)'e göre ise Temettü, Kran ve
nafile hacların kurbanları ile bir hatadan dolayı kesilen kurbanların
etlerinden kurban sahibi yer. Ancak baş veya vücudundaki bir hastalıktan dolayı
ihramlı kalması tıbben mahzurlu olan hacı ihramdan çıkarak ceza kurbanı keser
ki işte bundan ve hac esnasında av yapmışsa buna karşılık keseceği ceza kurbanından
ve bir de Mekke fakirlerine hac mevsimi kesmek üzere nezredilen kurbanın
etinden yiyemez.
Şafiilere göre' Temettü haccının,
Kıran haccının, ceza kurbanının, av cezasının ve nezir kurbanının eti sahibi
tarafından yenilemez. Kurban sahibi yalnız nafile olarak kestiği kurbanın
etinden yiyebilir.
Mekkeliler Temettü Haccı
Yapabilir Mi?
Hanefi’ye göre MEKKE halkın
temeddü haccı yapamaz.
Şafii, Maliki ve Hanbeli’ye göre, Mekkeliler
kerahetsiz olarak Temeddü haccı yapabilir. Onların kurban kesmesi veya yerine
oruç tutması lazım değildir.
Hac Ayları Hangi Aylardır?
İmam Malik (ra)´e göre
hacc ayları, Şevval, Zilkade ayları ile Zilhicce´nln tümüdür, tbn-i Mesud (ra).
Ata (ra) ve Mücahid (ra) de bu görüştedirler.
İmam Şafii , imamı azam ve İmam Ahmed
bin Hanbel (ra)´e göre ise Şevval. Zilkade aylan ile Zilhicce ayından on
gündür.
Kişi Yerine Başkasını Vekil
Olarak Hacca Gönderebilir Mi?
Herhangi bir sebeple
kendisi bizzat hacca gidemeyen kimsenin, yerine bir başkasını göndermesine
bedel denilir. Mâlikiler hariç, diğer mezhep mensuplarına göre hac niyabet
(yani vekâlet) kabul eder. Üç mezhebin dayandığı delil, ibn-i Abbâs'tan
rivayet edilen bir hadistir: Hz. Peygamber'e, babasının kendisine farz olan
haccı yapamadan öldüğünü, onun yerine kendisinin haccedip edemeyeceğini sormuş,
Allah'ın Elçisi de, "Evet (onun yerine haccedebilirsin)" demiştir.
Hanefilere, Şâfiilere
ve Hanbelilere göre insan, hac için kendi yerine bir başkasını gönderebilir.
İmâm Mâlik'e göre hacca gidemeyen
kimsenin, başka birini yerine göndermesi gerekmez.
Umre Farz Mı Sünnet Mi?
Şafiî (ra) ve
Hanbeli´lere göre, hacc yapan kimse için umre yapmak farzdır. Hacc mevsimi dışında
yapılan umre ise sünnettir.
Maliki ve Hanefilere göre ise. umre yapmak
sünnettir.
İhramda Olan Kişi Haccı
Yapamadığı Takdirde İhramdan Çıkması Hangi Durumlarda Mübahtır?
Hanefilere göre ise hacc veya umre yapan
kimsenin, Mekke´ye girmesine engel olan düşman, hastalık, baskın, azığın elinden
çıkması, bineğin kaybolması ve kadın mahreminin yolda ölmesi gibi sebeplere
İhsar denir.
Maliki, Şafii ve
Hanbelilere göre, «ihsâr»ın sebebi, yalnız düşmandır. Çünkü, «...Fakat (herhangi bir
sebeple bunlardan) alıkonulursanız o halde kolayınıza gelen kurbanı gönderin)...»
Bakara 196 âyeti, Resulullah (sav) ve arkadaşlarının Hudeybiye´de İhramlı
oldukları halde, Mekke müşrikleri tarafından alıkonulmaları hususunda nazil
olmuştur. Âyetin nüzul sebebi ve tarihi gösteriyor ki, «İhsâr» yalnız
düşmanların engellemesinden doğar. Abdullah Ibni Abbas (ra) da bu görüştedir.
Şafii, Maliki ve
Hanbelilere göre ise şüphesiz âyetteki, "...Emin olduğunuz vakit...»
tabirinden anlaşılan, yalnız hastalığın değil düşmanın insana mani olmasıdır.
Eğer hastalık ihsârın sebeplerinden olsaydı Allah’ın «Emin olduğunuz vakit»
tabiri yerine, «Siz iyileştiğiniz vakit» ifadesini buyurması gerekirdi.