Çocuk Ve Akıl Hastaları Zekat Verir Mi?
Ebû Hanîfeye göre; akıllı ve bâliğ olmayanlar, toprak ürünleri ve kamu hukukunun bir parçası olarak alınan zekât türü hariç, zekâtla mükellef değildir.
Fakihlerin çoğunluğuna göre ise; akıl hastalarının ve
çocuğun her türlü malları zekâta tâbidir. Bu borcu veli ve vâsileri öderler.
Zekât vekâletle yerine getirilebilen malî bir ibadettir. Veli zekâtta çocuğun
ve akıl hastasının vekilidir. Bu vecîbeyi yerine getirmede onun yerini
almaktadır, dolayısıyla onlar adına zekât verir.
Kadının Ziynet Takıları
Zekata Tabi Mi?
Şafii: Kadınların aşırıya
kaçmayacak miktarda takıları zekata tabi değildir. Kadının 200 miskali (818
gr.) aşmayan miktardaki takıları, aşırı miktarda sayılmadığı için zekattan
muaftır.
Hanefi: Kadının altın
takıları 20 miskalden (80, 18 gr.) fazla olursa zekata tabi olur.
Mâliki ve Hanbeli: Mubah olan kadın
süs eşyası zekâta tâbi değildir.
Değişik Çeşitlerden Az
Miktarlar Birleştirilince Nisap Miktarına Ulaşıyorsa Zekat Verilir Mi?
Şafii: Kişi her bir nisab miktarından
az olan altını ile gümüşünü, nisabı tamamlamak için birbirine eklemek
mecburiyetinde değildir. Mesela bir kişinin 10 miskal (40, 9 gr.) altını ile
100 dirhem (280,5 gr) gümüşü varsa bu ikisinin toplamı nisaba ulaşsa bile bu
kişi zekat vermekle yükümlü olmaz.
Diğer üç mezhep: Her biri nisab
miktarından az olan ama ikisinin toplamı nisaba ulaşacak miktarda altın ve
gümüşe sahip bulunan bir kişi, bu altınları ile gümüşünün toplamından kırkta
birini zekat olarak verir.
Nisab Miktarı
Şafii: nisab miktarı
altında 96.00 gramdır. 96 gram altın karşılığı parası olan ve bu paranın
üzerinden bir yıl geçmesi halinde o malın kırkta birini fakir ve ihtiyaç
sahiplerine vermekle mükelleftir.
Hanefi: nisab miktarı 80.18
gram altındır.
Zekat Zamanı Gelmeden
Ödenebilir Mi?
Ebû Hanîfe, Şâfiî ve
Ahmed b. Hanbel, zekâtın vücûb sebebi nisab bulunduğu takdirde kişinin zekâtını
vaktinden önce ödeyebileceğini söylemişlerdir.
İmam Mâlik ise, mal ister nisaba
ulaşsın ister ulaşmasın vaktinden önce zekâtının verilmesinin câiz olmadığı
görüşündedir. Bu iki müctehide göre, sene geçme şartı (havl) nisab gibi zekâtın
vücûb şartlarından olup, nasıl namaz vaktinden önce kılınmazsa zekât da
vaktinden önce ödenemez.
Zekatın Dağıtımını Kim
Yapar?
Hanefî: Hz. Osman dönemindeki
uygulamayı esas alarak, açık mallardan alınacak zekâtın toplama ve dağıtım
yetkisinin devlete ait olduğu, gizli malların zekâtının ise bizzat mükellef
bireyler tarafından ödeneceği şeklinde bir yaklaşımı benimsemişlerdir.
Şâfiîler: gizli malların
zekâtının bizzat mükellef birey tarafından ödeneceği görüşünde Hanefîler'le
birleşir. Fakat, açık malların zekâtı konusunda biri bunun devlet tarafından
toplanıp dağıtılabileceği, diğeri, gizli malda olduğu gibi, mükellef birey
tarafından yerine getirileceği şeklinde iki görüş bulunmaktadır.
Mâliki: zekâtın ilke ve
amaçları doğrultusunda yapılmış düzenlemelere tam riayet şartıyla, zekât
borçları doğrudan devlete ödenir.
Hanbeli: bu konuda bir
ayırım ve tercih yapmaksızın, zekât borçlarının devlete verilebileceği gibi,
doğrudan hak sahiplerine de ulaştırılabileceğini söylemiş.
Zekat Farklı Şehre Gönderilebilir
Mi?
Şafii: Zekat tahakkuk
ettiği şehirlerdeki fakirlere verilmelidir. Başka yerlere gönderilmesi caiz
değildir.
Hanefi mezhebi: Başka yere
gönderilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.
Ticari Malın Zekatı Aynı
Mal Üzerinden Mi Para Olarak Mı Verilir?
Şafii: Ticari malın zekat
olarak çıkarılması caiz değildir. Zekat, ticari malın alındığı nakid (para)
cinsinden çıkarılır.
Hanefi: Mal olarak
çıkarılmasında sakınca yoktur.
Zekâtın Verilemeyeceği
Yerler
Cami, okul, yol, köprü, çeşme yapımı
gibi hayır kuruluşlarına zekât verilmez; ölü kefenleri alınmaz ve ölülerin borçları
zekâtla ödenmez.
Sene Başında Nisaba Ulaşan
Mal Sene Sonunda Nisab Miktarının Altına Düşerse Zekatı Verilir Mi?
Hanefi: bir malda zekâtın farz
olabilmesi için, o malın hem sene başında ve hem de sene sonunda nisaba ulaşmış
olması şarttır. Bir kimse sene başında nisab miktarına ulaşan bir mala sahip
olsa, bu mal sene içinde nisabın altına düşse, hatta tamamen tüketilse, fakat
sene sonunda yine nisab miktarına ulaşsa, sene sonu hesabıyla zekâta tâbi olur.
Meselâ demir ticareti yapan bir tüccarın deposunda sene başında yüz ton demir
varken, sene içinde bunların bir kısmını satış yoluyla tüketse ve yerine elli
ton demir alsa, sene sonundaki bu demir ile kasa mevcudunun zekâtını vermekle
mükelleftir.
Şâfii ve Hanbeli: nisabın bütün sene
boyunca bulunması gerekir. Bir mal sene içinde nisabın altına düşerse, ona
zekât vâcip olmaz. Bir kimse sene başında nisab veya nisab miktarını aşan bir
mala sahip olsa, sene içinde satış ve hibe gibi yollarla bu mal nisabın altına
düşse, o kimse nisab miktarı mala sahip olana kadar zekâtla mükellef değildir.
Zekât miktarı mala sahip olduğu zaman sene geçme şartı tekrar başlar. Ancak sene
içinde elde edilen ticarî kârlarla, sene içinde doğan hayvanlar bundan
müstesnadır. Bunlar ana mallara tâbidir.
Borçlu Zekat Öder Mi?
Hanefi: şahıslara olan borçlar
zekât mallarının nisabını düşürürlerse, bu mallarda zekât gerçekleşmez, zekat
ödemez. Ayrıca borç hangi neviden olursa olsun, toprak ürünlerinde zekâtın
vücûbuna mani değildir.
Şafii: Borç hiçbir
malda zekâtın vücûbuna engel olmaz, zekat öder.
Mâliki: Sadece para borcu
zekâtın vücûbuna engeldir, nisabı düşürürse zekât farz olmaz.
Kadın eşine zekat verebilir
mi?
Hanefi: Bir kadın, kocasına
zekat veremez. Zira aralarında menfaat birliği vardır. Bir kimse, kendi
zekatını fakir bulunan zevcesine( kadının geçimi zaten kocasının üzerinedir),
usulüne (babasına, dedesine, anasına ninesine...) ve füruuna (çocuklarına,
çocuklarının çocuklarına...) veremez. İddet beklemekte olan boşanmış zevcesine
de veremez. Çünkü buna vereceği zekatın yararı kısmen de olsa kendisine ait
bulunmuş olur. Oysa bu yarar, tamamen kendisinden kesilmiş bulunmalıdır.
İmam-ı Ebu Yusuf ve
Muhammed'e göre ise, kadın kocasına zekat verebilir.” (Camiu's-Sağir) (Büyük İslam
İlmihali)
Şafii ve Maliki: zengin bir kadın
fakir olan kocasına zekat verebilir.
Altının Nisabı Eksikse
Gümüşten Eklenerek Nisap Tamamlanır Mı?
Altın ve gümüş nisabdan
az ise nisabı tamamlamak için biri diğerine ilâve edilir mi?
Hanefîler'e göre ilâve
edilmelidir.
Şâfiîler ve Hanbelîler ise aksi görüştedir.
İmam Ebû
Hanîfe’ye göre az veya çok bütün toprak ürünleri zekâta tâbidir (Mevsılî,
el-İhtiyâr, I, 372). İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’ye göre bir sene saklanabilen ve gıda
amaçlı tüketilen toprak ürünleri zekâta tâbidir (İbn Cüzey, el-Kavânîn,
208; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 288).
Ahmed b. Hanbel’e
göre, ölçülebilen, tartılabilen ve kurutulabilen dayanıklı gıda maddeleri ile
pamuk ve keten gibi topraktan elde edilen ürünler zekâta tâbidir (İbn
Kudâme, el-Muğnî, IV, 155-160).
Günümüz
âlimlerinin çoğunluğuna göre buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir
tarımsal ürünlerden, üretim için yapılan gübre, ilaç vb. ekstra masraflar
çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürün, nisap miktarına (beş vesk / ürününe
göre 653-1000 kg. arası, mesela buğdayda 653 kg.) ulaşırsa zekâta tabi olur.
Bunların
dışındaki ürünler (pamuk, keten vb) ise yukarıdaki maddelerden beş veskının
değeri en düşük olanının kıymetine ulaştığı zaman (Şeybânî,
el-Câmi‘u’s-sağîr, s. 130-131 nolu hadis) öşür (zekat) verilir. Bu görüş,
nassların ruhuna uygunluğu ve yoksulların lehine olması sebebiyle daha uygun görülmektedir.
* (DİB Sıkça Sorulan Sorular)
Toprak Mahsullerinde Nisap
Var Mıdır?
Fakihlerin çoğunluğu toprak
mahsulleri zekâtında da nisabın şart ve nisabın beş vesk (=653 kg.) olduğu, bu
nisaba ulaşmayan ürünlerin zekâta tâbi olmayacağı görüşündedir. Onlar bu
görüşlerinde Hz. Peygamber'in "Beş veskten az (üründe) zekât yoktur "
anlamındaki hadisine istinat ederler (Ebû Ubeyd, el-Emvâl, nr. 1422-1424).
Ebû Hanîfe'ye göre ise toprak
mahsullerinde nisab şartı aranmaz. Ziraî ürünler ister az ister çok olsun zekâta
tâbidir.
Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre, tarım ürünlerinin
nisâbı 5 vesk, yâni 653 kg.’dır. Ancak bu miktarı aştıktan sonra öşre tâbî
olur.
Kiralanan Arazinin
Zekatını Kim Verecek?
Mal sahibi hiçbir
karşılık beklemeden (meccânen) tarlasını ekilmek üzere birine verse, çıkan
mahsulün zekâtını bu şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle
kiralanmış ise zekât;
İmâm-ı Âzam'a göre, arazi sahibinden,
Hanefîler'den Ebû Yûsuf ve İmam
Muhammed (İmâmeyn) ile diğer üç mezhep imamına göre kiracıdan alınır.
Yarıcıya Verilen Arazinin
Zekatı
İmâm-ı Âzam'a göre arazi, yarıcılık
(müzâraa) usulü kiralanmış ise mahsul vergisi yine mal sahibinden alınır, İmâmeyn'e
ve çoğunluğa göre ise mal sahibi ve kiracı, hisselerine düşen mahsulün
zekâtlarını ayrı ayrı öderler.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre: Öşür
vergisinde toprağın statüsünün bir tesiri yoktur. Toprak haracî olsa sahibi
Müslüman ise hem harac adı verilen vergiyi ve hem de çıkan mahsulün zekâtını
(öşür) verecektir.
Hanefîler’e göre: Müslüman mükellef
haraç toprağını ister sahip ister mutasarrıf olarak eksin, sadece harac vergisi
vermekle yükümlüdür, harac ve öşür aynı topraktan birlikte tahsil edilmez.
Balın Zekatı
Hanefî ve Hanbelî
fakihleri bal da toprak mahsulleri gibi zekata tabidir.(1/10)
Şâfiî ve Mâlikî mezhebi fakihleri ise bu konuda sahih
bir haberin mevcut olmadığını, balın süt gibi, bir hayvanın ürünü olduğunu, sütün
zekâta tâbi olmadığında görüş birliği bulunduğunu, aynı şekilde balın da zekâta
tâbi olmaması gerektiğini ileri sürerler.
Atların Zekâtı
Fakihlerin çoğunluğu,
Hz. Peygamber’in “atların zekâttan istisna edildiğini” bildiren hadislerini
esas alıp, bütün atların zekât istisnası olduğu görüşünü benimsemişlerdir.
Ebû Hanîfe ve öğrencisi Züfer’e göre:
“Nesli elde edilip ileride satılmak maksadıyla, erkeği dişisi karışık bir halde
yaşayan, senenin çoğunu otlaklarda otlayarak geçiren (sâime) atlar ya at başı 1
dinar veya paraya göre kıymetlendirilerek,
bu değeri üzerinden 1/40 (% 2.5) nisbetinde zekâta tâbi tutulur.”
Su Ürünlerinin Zekatı
Su ürünlerinden humus
(1/5) vermek gerekir, diyenler, deniz ürünlerini kara
ürünlerinden define ve mâdenlere benzeterek hükme varmaktadırlar. Hz. Ömer,
İmam Ebû Yusuf, İbn-i Abbas , Haccac, İbn-i Şihab ez-Zührî, ve Hasan b. Ziyâd
,Halife Ömer b. Abdülaziz bu görüştedir.
Su ürünlerinden
herhangi bir şey vermek gerekmediğini kabul edenler ise, bu konuda Hz.
Peygamber'den gelen bir nas bulunmadığını, nas bulunmayınca böyle bir hüküm
getirmenin mümkün olmadığını ileri sürüyorlar.
Ebû Hanîfe yukarıdaki
görüşünü kıyasa dayandırıyor. Balık için şöyle bir benzetme yapıyor: “Balık av
cinsinden bir hayvandır. Karadaki av hayvanlarından zekât vermek gerekmediği
gibi, su ürünlerinden olan balık türünden de zekât vermek gerekmez” Anber'in
zekâtı konusundaki görüşlerini ileri sürerken İmam Âzam Ebû Hanîfe ile İmam
Muhammed Şahabı sözüne dayanıyorlar. Sözüne dayandıkları Sahabî İbn-i Abbas
hazretleridir. İbn-i Abbas Hanber konusunda şöyle demiştir:
“O, denizin toplayıp
dışarıya attığı bir şeydir. Ondan zekât olarak bir şey vermek gerekmez.” Cabir,
Ebû Hanîfe, İmam Muhammed bu görüştedir.
Not: İbni Abbasla ilgili iki farklı
türde rivayet vardır.
Zekâta Tabi Olmayan
Durumlar
Fakir, yetim ve
kimsesizlerin doyurulması, okutulması, cami, mescid, yol, köprü yapımı gibi amaçlarla
hayır kuruluşlarına vakfedilen mallar zekâta tâbi değildir.
Hırsızlık, gasp, rüşvet, faiz gibi haram
yollarla kazanılan -haram mal zekâta tâbi değildir.
Tam mülk olma şartı:
Hanefîler: Elde bulunmayan ve ele geçeceği de umulmayan
malda zekât yoktur.
Şâfiîler: Malın elde bulunmayışı zekât
ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Zekatın Geçerlilik
Şartları
1- Niyet
2- Temlik (Zekâtı, ona ehil olanlara vermek yani onların mülkiyetlerine geçirmek)
Niyet
Hanefîler’e ve
Şâfiîler’e göre : Kaide olarak niyetin ödeme anında bulunması gerekir. Çünkü
zekât ibadettir ve ibadetlerde niyet şarttır.