29 Mayıs 2020 Cuma

Dört Mezhebin ZEKAT ile İlgili Görüşleri

Çocuk Ve Akıl Hastaları Zekat Verir Mi?

Ebû Hanîfeye göre; akıllı ve bâliğ olmayanlar, toprak ürünleri ve kamu hukukunun bir parçası olarak alınan zekât türü hariç, zekâtla mükellef değildir.

Fakihlerin çoğunluğuna göre ise; akıl hastalarının ve çocuğun her türlü malları zekâta tâbidir. Bu borcu veli ve vâsileri öderler. Zekât vekâletle yerine getirilebilen malî bir ibadettir. Veli zekâtta çocuğun ve akıl hastasının vekilidir. Bu vecîbeyi yerine getirmede onun yerini almaktadır, dolayısıyla onlar adına zekât verir.

Kadının Ziynet Takıları Zekata Tabi Mi?

Şafii: Kadınların aşırıya kaçmayacak miktarda takıları zekata tabi değildir. Kadının 200 miskali (818 gr.) aşmayan miktardaki takıları, aşırı miktarda sayılmadığı için zekattan muaftır.

Hanefi: Kadının altın takıları 20 miskalden (80, 18 gr.) fazla olursa zekata tabi olur.

Mâliki ve Hanbeli: Mubah olan kadın süs eşyası zekâta tâbi değildir.

Değişik Çeşitlerden Az Miktarlar Birleştirilince Nisap Miktarına Ulaşıyorsa Zekat Verilir Mi?

Şafii: Kişi her bir nisab miktarından az olan altını ile gümüşünü, nisabı tamamlamak için birbirine eklemek mecburiyetinde değildir. Mesela bir kişinin 10 miskal (40, 9 gr.) altını ile 100 dirhem (280,5 gr) gümüşü varsa bu ikisinin toplamı nisaba ulaşsa bile bu kişi zekat vermekle yükümlü olmaz.

Diğer üç mezhep: Her biri nisab miktarından az olan ama ikisinin toplamı nisaba ulaşacak miktarda altın ve gümüşe sahip bulunan bir kişi, bu altınları ile gümüşünün toplamından kırkta birini zekat olarak verir.

Nisab Miktarı

Şafii: nisab miktarı altında 96.00 gramdır. 96 gram altın karşılığı parası olan ve bu paranın üzerinden bir yıl geçmesi halinde o malın kırkta birini fakir ve ihtiyaç sahiplerine vermekle mükelleftir.

Hanefi: nisab miktarı 80.18 gram altındır.

Zekat Zamanı Gelmeden Ödenebilir Mi?

Ebû Hanîfe, Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel zekâtın vücûb sebebi nisab bulunduğu takdirde kişinin zekâtını vaktinden önce ödeyebileceğini söylemişlerdir.

İmam Mâlik ise, mal ister nisaba ulaşsın ister ulaşmasın vaktinden önce zekâtının verilmesinin câiz olmadığı görüşündedir. Bu iki müctehide göre, sene geçme şartı (havl) nisab gibi zekâtın vücûb şartlarından olup, nasıl namaz vaktinden önce kılınmazsa zekât da vaktinden önce ödenemez.

Zekatın Dağıtımını Kim Yapar?

Hanefî: Hz. Osman dönemindeki uygulamayı esas alarak, açık mallardan alınacak zekâtın toplama ve dağıtım yetkisinin devlete ait olduğu, gizli malların zekâtının ise bizzat mükellef bireyler tarafından ödeneceği şeklinde bir yaklaşımı benimsemişlerdir.

Şâfiîler: gizli malların zekâtının bizzat mükellef birey tarafından ödeneceği görüşünde Hanefîler'le birleşir. Fakat, açık malların zekâtı konusunda biri bunun devlet tarafından toplanıp dağıtılabileceği, diğeri, gizli malda olduğu gibi, mükellef birey tarafından yerine getirileceği şeklinde iki görüş bulunmaktadır.

Mâliki: zekâtın ilke ve amaçları doğrultusunda yapılmış düzenlemelere tam riayet şartıyla, zekât borçları doğrudan devlete ödenir.

Hanbeli: bu konuda bir ayırım ve tercih yapmaksızın, zekât borçlarının devlete verilebileceği gibi, doğrudan hak sahiplerine de ulaştırılabileceğini söylemiş.

Zekat Farklı Şehre Gönderilebilir Mi?

Şafii: Zekat tahakkuk ettiği şehirlerdeki fakirlere verilmelidir. Başka yerlere gönderilmesi caiz değildir.

Hanefi mezhebi: Başka yere gönderilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.

Ticari Malın Zekatı Aynı Mal Üzerinden Mi Para Olarak Mı Verilir?

Şafii: Ticari malın zekat olarak çıkarılması caiz değildir. Zekat, ticari malın alındığı nakid (para) cinsinden çıkarılır.

Hanefi: Mal olarak çıkarılmasında sakınca yoktur.

Zekâtın Verilemeyeceği Yerler

Cami, okul, yol, köprü, çeşme yapımı gibi hayır kuruluşlarına zekât verilmez; ölü kefenleri alınmaz ve ölülerin borçları zekâtla ödenmez.

Sene Başında Nisaba Ulaşan Mal Sene Sonunda Nisab Miktarının Altına Düşerse Zekatı Verilir Mi?

Hanefi: bir malda zekâtın farz olabilmesi için, o malın hem sene başında ve hem de sene sonunda nisaba ulaşmış olması şarttır. Bir kimse sene başında nisab miktarına ulaşan bir mala sahip olsa, bu mal sene içinde nisabın altına düşse, hatta tamamen tüketilse, fakat sene sonunda yine nisab miktarına ulaşsa, sene sonu hesabıyla zekâta tâbi olur. Meselâ demir ticareti yapan bir tüccarın deposunda sene başında yüz ton demir varken, sene içinde bunların bir kısmını satış yoluyla tüketse ve yerine elli ton demir alsa, sene sonundaki bu demir ile kasa mevcudunun zekâtını vermekle mükelleftir.

Şâfii ve Hanbeli: nisabın bütün sene boyunca bulunması gerekir. Bir mal sene içinde nisabın altına düşerse, ona zekât vâcip olmaz. Bir kimse sene başında nisab veya nisab miktarını aşan bir mala sahip olsa, sene içinde satış ve hibe gibi yollarla bu mal nisabın altına düşse, o kimse nisab miktarı mala sahip olana kadar zekâtla mükellef değildir. Zekât miktarı mala sahip olduğu zaman sene geçme şartı tekrar başlar. Ancak sene içinde elde edilen ticarî kârlarla, sene içinde doğan hayvanlar bundan müstesnadır. Bunlar ana mallara tâbidir.

Borçlu Zekat Öder Mi?

Hanefi: şahıslara olan borçlar zekât mallarının nisabını düşürürlerse, bu mallarda zekât gerçekleşmez, zekat ödemez. Ayrıca borç hangi neviden olursa olsun, toprak ürünlerinde zekâtın vücûbuna mani değildir.

Şafii: Borç hiçbir malda zekâtın vücûbuna engel olmaz, zekat öder.

Mâliki: Sadece para borcu zekâtın vücûbuna engeldir, nisabı düşürürse zekât farz olmaz.

Kadın eşine zekat verebilir mi?

Hanefi: Bir kadın, kocasına zekat veremez. Zira aralarında menfaat birliği vardır. Bir kimse, kendi zekatını fakir bulunan zevcesine( kadının geçimi zaten kocasının üzerinedir), usulüne (babasına, dedesine, anasına ninesine...) ve füruuna (çocuklarına, çocuklarının çocuklarına...) veremez. İddet beklemekte olan boşanmış zevcesine de veremez. Çünkü buna vereceği zekatın yararı kısmen de olsa kendisine ait bulunmuş olur. Oysa bu yarar, tamamen kendisinden kesilmiş bulunmalıdır.

İmam-ı Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre ise, kadın kocasına zekat verebilir.” (Camiu's-Sağir) (Büyük İslam İlmihali)

Şafii ve Maliki: zengin bir kadın fakir olan kocasına zekat verebilir.

Altının Nisabı Eksikse Gümüşten Eklenerek Nisap Tamamlanır Mı?

Altın ve gümüş nisabdan az ise nisabı tamamlamak için biri diğerine ilâve edilir mi?

Hanefîler'e göre ilâve edilmelidir.

Şâfiîler ve Hanbelîler ise aksi görüştedir.

             Hangi toprak ürünlerinin zekâtı nasıl verilir?

            İmam Ebû Hanîfe’ye göre az veya çok bütün toprak ürünleri zekâta tâbidir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 372). İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’ye göre bir sene saklanabilen ve gıda amaçlı tüketilen toprak ürünleri zekâta tâbidir (İbn Cüzey, el-Kavânîn, 208; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 288).

            Ahmed b. Hanbel’e göre, ölçülebilen, tartılabilen ve kurutulabilen dayanıklı gıda maddeleri ile pamuk ve keten gibi topraktan elde edilen ürünler zekâta tâbidir (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 155-160).

            Günümüz âlimlerinin çoğunluğuna göre buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir tarımsal ürünlerden, üretim için yapılan gübre, ilaç vb. ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürün, nisap miktarına (beş vesk / ürününe göre 653-1000 kg. arası, mesela buğdayda 653 kg.) ulaşırsa zekâta tabi olur.

            Bunların dışındaki ürünler (pamuk, keten vb) ise yukarıdaki maddelerden beş veskının değeri en düşük olanının kıymetine ulaştığı zaman (Şeybânî, el-Câmi‘u’s-sağîr, s. 130-131 nolu hadis) öşür (zekat) verilir. Bu görüş, nassların ruhuna uygunluğu ve yoksulların lehine olması sebebiyle daha uygun görülmektedir. * (DİB Sıkça Sorulan Sorular)

Toprak Mahsullerinde Nisap Var Mıdır?

Fakihlerin çoğunluğu toprak mahsulleri zekâtında da nisabın şart ve nisabın beş vesk (=653 kg.) olduğu, bu nisaba ulaşmayan ürünlerin zekâta tâbi olmayacağı görüşündedir. Onlar bu görüşlerinde Hz. Peygamber'in "Beş veskten az (üründe) zekât yoktur " anlamındaki hadisine istinat ederler (Ebû Ubeyd, el-Emvâl, nr. 1422-1424).

Ebû Hanîfe'ye göre ise toprak mahsullerinde nisab şartı aranmaz. Ziraî ürünler ister az ister çok olsun zekâta tâbidir.

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göretarım ürünlerinin nisâbı 5 vesk, yâni 653 kg.’dır. Ancak bu miktarı aştıktan sonra öşre tâbî olur.

Kiralanan Arazinin Zekatını Kim Verecek?

Mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden (meccânen) tarlasını ekilmek üzere birine verse, çıkan mahsulün zekâtını bu şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle kiralanmış ise zekât;

İmâm-ı Âzam'a göre, arazi sahibinden,

Hanefîler'den Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed (İmâmeyn) ile diğer üç mezhep imamına göre kiracıdan alınır.

Yarıcıya Verilen Arazinin Zekatı

İmâm-ı Âzam'a göre arazi, yarıcılık (müzâraa) usulü kiralanmış ise mahsul vergisi yine mal sahibinden alınır, İmâmeyn'e ve çoğunluğa göre ise mal sahibi ve kiracı, hisselerine düşen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı öderler.

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre: Öşür vergisinde toprağın statüsünün bir tesiri yoktur. Toprak haracî olsa sahibi Müslüman ise hem harac adı verilen vergiyi ve hem de çıkan mahsulün zekâtını (öşür) verecektir.

Hanefîler’e göre: Müslüman mükellef haraç toprağını ister sahip ister mutasarrıf olarak eksin, sadece harac vergisi vermekle yükümlüdür, harac ve öşür aynı topraktan birlikte tahsil edilmez.

Balın Zekatı

Hanefî ve Hanbelî fakihleri bal da toprak mahsulleri gibi zekata tabidir.(1/10)

Şâfiî ve Mâlikî mezhebi fakihleri ise bu konuda sahih bir haberin mevcut olmadığını, balın süt gibi, bir hayvanın ürünü olduğunu, sütün zekâta tâbi olmadığında görüş birliği bulunduğunu, aynı şekilde balın da zekâta tâbi olmaması gerektiğini ileri sürerler.

Atların Zekâtı

Fakihlerin çoğunluğu, Hz. Peygamber’in “atların zekâttan istisna edildiğini” bildiren hadislerini esas alıp, bütün atların zekât istisnası olduğu görüşünü benimsemişlerdir.

Ebû Hanîfe ve öğrencisi Züfer’e göre: “Nesli elde edilip ileride satılmak maksadıyla, erkeği dişisi karışık bir halde yaşayan, senenin çoğunu otlaklarda otlayarak geçiren (sâime) atlar ya at başı 1 dinar  veya paraya göre kıymetlendirilerek, bu değeri üzerinden 1/40 (% 2.5) nisbetinde zekâta tâbi tutulur.”

Su Ürünlerinin Zekatı

Su ürünlerinden humus (1/5) vermek gerekir, diyenler, deniz ürün­lerini kara ürünlerinden define ve mâdenlere benzeterek hükme varmaktadırlar. Hz. Ömer, İmam Ebû Yusuf, İbn-i Abbas , Haccac, İbn-i Şihab ez-Zührî, ve Hasan b. Ziyâd ,Halife Ömer b. Abdülaziz bu görüştedir.

Su ürünlerinden herhangi bir şey vermek gerekmediğini ka­bul edenler ise, bu konuda Hz. Peygamber'den gelen bir nas bu­lunmadığını, nas bulunmayınca böyle bir hüküm getirmenin müm­kün olmadığını ileri sürüyorlar.

Ebû Hanîfe yukarıdaki görüşünü kıyasa dayandırıyor. Balık için şöyle bir benzetme yapıyor: “Balık av cinsinden bir hayvan­dır. Karadaki av hayvanlarından zekât vermek gerekmediği gibi, su ürünlerinden olan balık türünden de zekât vermek gerekmez” Anber'in zekâtı konusundaki görüşlerini ileri sürerken İmam Âzam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed Şahabı sözüne dayanıyor­lar. Sözüne dayandıkları Sahabî İbn-i Abbas hazretleridir. İbn-i Abbas Hanber konusunda şöyle demiştir:

“O, denizin toplayıp dışa­rıya attığı bir şeydir. Ondan zekât olarak bir şey vermek gerek­mez.” Cabir, Ebû Hanîfe, İmam Muhammed bu görüştedir.

Not: İbni Abbasla ilgili iki farklı türde rivayet vardır.

Zekâta Tabi Olmayan Durumlar

Fakir, yetim ve kimsesizlerin doyurulması, okutulması, cami, mescid, yol, köprü yapımı gibi amaçlarla hayır kuruluşlarına vakfedilen mallar zekâta tâbi değildir.

Hırsızlık, gasp, rüşvet, faiz gibi haram yollarla kazanılan -haram mal zekâta tâbi değildir.

Tam mülk olma şartı:

Hanefîler:  Elde bulunmayan ve ele geçeceği de umulmayan malda zekât yoktur.

Şâfiîler: Malın elde bulunmayışı zekât ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Zekatın Geçerlilik Şartları

1- Niyet

2- Temlik (Zekâtı, ona ehil olanlara vermek yani onların mülkiyetlerine geçirmek)

Niyet

Hanefîler’e ve Şâfiîler’e göre : Kaide olarak niyetin ödeme anında bulunması gerekir. Çünkü zekât ibadettir ve ibadetlerde niyet şarttır.